AK Parti'den ayrılan Gelecek ve Deva partilerinin siyaseten ne savunduklarını anlamak giderek zorlaşıyor. Bırakın birbirlerine benzemeyi, daha çok her ikisi de CHP'nin kopyasına dönüşmüş durumda. Konuşanlar da yeni Abdüllatif Şener olma peşinde.
Tek adamlık suçlamasından Cumhurbaşkanı'nın tarafsızlığına, yabancı yatırımların gelmemesinden Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör atanmasına kadar her konuda, tipik bir CHP'li gibi konuşuyorlar.
Deva Partisi Başkanı Ali Babacan bu açıdan tipik bir örnek... Bakın ne diyor:
"Hukukun olmadığı, yargının bağımsız ve tarafsız çalışmadığı, adaletin olmadığı, fırsat eşitliğinin olmadığı bir ülkeye yatırım gelmez."
Ergenekon sürecinde yetkili olan Babacan'ı geçmişiyle çelişkiye düşüren böyle onlarca açıklaması var. Ama daha vahimi, televizyon programlarında yaşanıyor. Programlara konuk olarak çıkan Deva ve Gelecek partili aktörler, AK Parti dönemine yönelik eleştiriler yapıldığında hiç sesleri çıkmıyor. Aynı şeyi bazı medya mensupları da yapıyor. İlginçtir, CHP yandaşı Halk TV veya Tele 1 televizyonlardaki her programa ya Gelecek ve Deva Partisi'nden ya da onlara yakın bir gazeteden biri mutlaka çıkartılıyor. O programlarda AK Parti'yi dövmek için akla hayale gelmeyen şeyler söyleniyor. Onlar da sanki AK Parti'de hiç görev almamışlar gibi ya susarak ya da başları öne eğik izliyorlar
Mesela Can Ataklı gibi bir meczup, AK Parti'nin geçmiş uygulamalarına saldırırken onlar da öyle bakıyor.
Bu tablo bana gazetecilikle ilgili geçmişte çok kullanılan bir kavramı hatırlattı: "Embedded gazetecilik..." Türkçesi "İliştirilmiş" gazetecilik. Savaş alanlarında, çatışmanın bir tarafındaki askerlerle beraber hareket eden ve savaşı onların açısından görüp yansıtan muhabirler için kullanılıyor. Bu kavram, 2003 yılında ABD'nin Irak'ı işgalinde çok kullanıldı.
Şimdi bunun siyasi versiyonuyla karşı karşıyayız. Embedded siyaset... Muhalefet blokundaki partilere bakın, HDP dışında hepsi sanki CHP'ye iliştirilmiş gibi. Hiçbirinin diğerinden farklı bir gündemi olmadığı gibi iktidar hedefi de yok.
Bu yüzden özellikle yeni kurulan partilerin esamisi bile okunmuyor.
SON ARAŞTIRMANIN GÖSTERDİKLERİ
Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Grubu ile Global Akademi ortaklığında gerçekleştirilen "Türkiye Eğilimleri Araştırması"nın 2020 yılı verileri bir süre önce açıklandı. Koronadan doğal felaketlere onlarca sorunun yaşandığı 2020 yılı geride kalırken, yılın bu son araştırması hükümetten daha çok muhalefet cephesi için derslerle dolu.
Muhalefetin üzerinde sörf yaptığı, hatta bazı sivil toplum örgütlerinin de kara bir tablo sunmak için canhıraş çabaladığı korona meselesinde bu gerçek çok daha net görünüyor. Araştırmada "Acaba korona süreci nasıl yönetildi?" sorusunun cevabı aranmış.
Katılımcıların yüzde 59.2'si, Kovid-19 nedeniyle hükümetin açıkladığı destek paketlerini başarılı buluyor. Önemli bir oran. Ama en önemlisi, halkın genel olarak hükümet politikalarını başarılı bulması... Oranı yüzde 57.7
Sağlık Bakanlığı'nın korona verilerini de yüzde 55 oranında doğru buluyor.
Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aydın koordinasyonunda yapılan araştırmada vatandaşa, cumhurbaşkanı adayı olarak da kimi tercih ettikleri sorulmuş. Sadece ilk dört ismi verelim:
Başkan Erdoğan 42.9, Demirtaş 10, Kılıçdaroğlu 9.7, Akşener 9.2... Burada enteresan olan CHP ve İYİ Parti liderlerinin Demirtaş'ın bile gerisine düşmeleri.
Başkan Erdoğan'la üç siyasi aktör arasındaki fark da inanılmaz, tam 4 katı. Üçünün toplamı bile yetmiyor. Bu sonuç milletin, "kutuplaştırıcı" ve "ötekileştirici" dil kullanan siyasetçilere nasıl baktığının cevabıdır.