Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

“Üst akıl”ın Erdoğan korkusu

Türkiye, 2009'dan bu yana üstü kapalı da olsa ABD ve Batı blokuyla çıkarlarının uyuşmadığının farkında. O günden sonra bu ülkenin yaşadığı her saldırının arkasında Batı var.
Bu emperyalistler için Türkiye'nin demokratikleşmesi veya zenginleşmesi önemli olsaydı yıllar yılı bu ülkeye darbeleri layık görürler miydi?
Darbelerin olgunlaşması için onlarca gencin birbirini öldürmesini beklerler miydi?
Bugüne kadar 60 Darbesi dahil bu ülkede yapılan her darbenin arkasında ABD ve AB'nin kurucu babaları var.
Bu sürecin belki de en açık örneği 40 yıl önce milyonların hayatını karartan ve acıları hala unutulmayan 12 Eylül Askeri Diktatörlüğüdür.
Şimdi geriye dönüp bakınca, iyi ki bu ülke, darbeci Kenan Evren ve arkadaşlarını en azından kağıt üzerinde de olsa yargılayıp, mahkum etti.
Türkiye eğer bugün Irak'tan Doğu Akdeniz'e, Suriye'den Libya'ya uzanan hatta başını Fransa'nın çektiği küresel saldırıya uğruyorsa, bunda sadece Akdeniz'in hesabı yok, Türkiye'de darbe yapamamanın ve emperyalizme itirazın da hesabı var.
Son 7 yılda neler yaşadığımızı hatırlayın. "Üst akıl" DEAŞ'tan PKK'ya, FETÖ'den DHKP-C'ye bütün terör örgütlerine destek vererek Türkiye'ye saldırdı. Türkiye geçmişteki gibi bunlara boyun eğmedi, bu saldırıları püskürttü ve yüzlerine yüzlerine de vurdu.
Emperyalizmin sadece terör örgütleri üzerinde değil, siyasi partilerden akademiye, medyadan sivil toplum örgütlerine ciddi bir etki alanı oluşturduğu da bir gerçek. Hatta daha önce, koca CHP'ye operasyon yapıp liderini bile değiştirdiler. Öyle değiştirdiler ki, "Nerde bu üst akıl?" diyecek noktaya bile geldi.
Şimdi de ABD ve Fransa gibi iki küresel güç, "rezil" olmayı bile göze alarak NATO üyesi demokratik bir ülkenin cumhurbaşkanını değiştirmekten, muhalefet partilerini de desteklemekten söz ediyorlar.
Önce ABD Başkan Adayı Joe Biden, şimdi de Fransa Cumhurbaşkanı Macron konuştu:
"Biz Avrupalılar, Türk halkına değil Erdoğan hükümetine karşı açık ve sert olmalıyız. Erdoğan hükümetinin kabul edilemez davranışları bulunuyor."
Peki nedir Akdeniz'de veya Libya'da Başkan Erdoğan'ın "kabul edilemez" davranışları?
Başta CHP olmak üzere muhalefet partileri ve küresel ittifak arayan aksaç aydınlar bu gerçeği görmezden gelse de Türkiye'nin karşısında bir "üst akıl" var ve Başkan Erdoğan o aklın Türkiye ve bölge planlarına "itiraz" ettiği için sürekli saldırıya uğruyor.
Peki, muhalefet bunu görmüyor mu?
Aslında görüyor ama görmek istemiyor. Çünkü son yıllarda sabahtan akşama kadar Türkiye'nin yaptıklarını kötüleyen bir muhalefet ve aydın aklı oluşturuldu. En iyimseri bile "Akdeniz'de ne işimiz var, Libya'ya neden gittik? Türkiye beceremez, battı batıyor" ruh hali içinde.
İlginçtir, hepsi de giderek birbirine benziyor. CHP ile İP arasında, ya da SP ile Deva arasında gerçekte siyasi ve ekonomik bir söylem farkı da yok. Bu tesadüf olabilir mi?
Emperyalizm dün sağcıları solculara, solcuları sağcılara düşman ederek istediği darbeleri yaptırdı. Şimdi aynı şeyi partileri birbirine düşürerek yapmak istiyor. Bu oyuna o partileri yönetenler gelse de o partilere gönül veren milyonlar gelmez ve gelmeyecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA