Diyarbakırlı Hacire Ana'nın başlattığı "evladımı istiyorum" direnişi dalga dalga büyüyor daha da büyüyecek.
Daha önce yazdım; anaların bu direnişi sadece genç çocukları ölümden kurtarmakla sınırlı değil aynı zamanda 15 Temmuz'daki destansı direnişi gibi sivil siyasetin önünü açıyor, hatta HDP'li siyasetçileri PKK vesayetinden kurtaracak yeni bir fırsat sunuyor.
Bu gerçeği HDP; "devlet yönlendiriyor" yalanıyla CHP de ittifak uğruna aynı yalanı piyasaya sürerek kirletmek istiyor ama artık güçleri yetmeyecek.
Çünkü bu talebin arkasında bölgede yaşanan derin değişim var. Peki nasıl bir değişim bu?
Direnen anaların sözleri, bölgedeki siyasi ve sosyolojik değişimi çok çarpıcı biçimde anlatıyor.
İşte onlardan biri Fevziye Çetinkaya, yazarların, siyasetçileri yıllarca anlatmak istediği gerçeği tek bir cümleyle özetliyor:
"Sizin çocuklarınız Amerika'da okuyacak, bizimkiler dağa çıkıp ölecek. Yeter artık."
PKK-HDP hattını iyi bilen yazarlardan Cengiz Kaymaz, bu sözün arka planındaki değişimi şu sözlerle anlatıyor:
"Değme Marksiste şapka çıkartan, özünde sınıfsal eşitsizliğe isyanı seslendiren bu haykırış, hem 'her milliyetçi ideoloji dar bir elitin siyasi ve ekonomik nüfuz edinme manipülasyonudur' tezine haklılık verdirtiyor, hem de Kürt siyasal hareketinde orta ve üst sınıfın HDP'yi, belediyeleri ve diğer kurumları ele geçirmesine karşı büyüyen bir öfkeyi seslendiriyor. Zira bugün PKK-HDP siyasetinin yaşadığı krizlerin kaynağındaki bir diğer ciddi saik de, daha düne kadar yoksullar, proleterler, köylüler, işsizler adına hareket ettiğini söyleyen PKK-HDP çizgisinin artık orta ve üst sınıflarca ele geçirilmesi, bunu gören yoksulların da bu çizginin eylem militanlığından kendilerini geri çekmesidir."
Analar sadece sınıfsal değil, küresel değişime de isyan ediyor ve PKK-HDP çizgisinin özellikle son yıllarda daha net açığa çıkan ABD emperyalizminin taşeronluğuna soyunmasını da teşhir ediyor.
Anne Ayşegül Biçer, CHP ve Türkiye solu denilen marjinal grupların görmezlikten geldiği, HDP'nin de üstünü örtmeye çalıştığı bu gerçeği bakın nasıl dile getiriyor:
"Biz çocuklarımızı ABD için ölüme göndermek istemiyoruz. Artık yeter. ABD ve İsrail'in oyununa gelmeyin. PKK, ABD uşaklığı yapıyor. PKK, ABD desteğiyle Türkiye'yi kaosa sürüklemek istiyor. Mustafa Karasu'nun açıklamalarını şiddetle kınıyorum. Çocuğum gelene kadar buradayım. Ya ölüm ya zafer..."
Kısaca analar hem bölgede yaşanan sınıfsal değişime, hem de emperyalist kuşatmalara karşı çıkarak yeni siyasetin ipuçlarını veriyor.
***
Kayyım ve Analara destek yüzde 55 üzeri
Son günlerde, Diyarbakır'da yaşanan anaların direnişi ve belediyelere kayyım atanması Türkiye gündeminin de iki önemli konusu. Peki, toplum bu iki olaya nasıl bakıyor?
Optimar Araştırma, iki haftadır Türkiye'nin gündeminden inmeyen bu iki konuyla ilgili toplumun nabzını tutan bir araştırma yaptı. İşte sonuçları:
-Mardin, Diyarbakır ve Van belediyelerine PKK iltisakları sebebiyle kayyum atanmasını nasıl karşılıyorsunuz?
Olumlu yüzde 55, Olumsuz yüzde 29 geriye kalanlar da olay hakkında bilgisi olmayanlar.
Diyarbakırlı anaların PKK tarafından dağa kaçırılan çocukları için HDP il binası önünde yaptıkları direnişi destekleyenlerin oranı ise yüzde 63.7...