Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Zana neden konuşmuyor?

İstanbul seçimlerinin yenilenmesi süreci, Kürt seçmenin kime oy vereceği üzerinden tartışılırken, HDP içinde yaşanan derin kırılmayı da açığa çıkarttı. O kırılmanın geçmişi de gerilere, 7 Haziran öncesine kadar uzanıyor.
O günlerden bugüne Kandil'in baskısına rağmen şu sorular içten içe hep soruldu: Başka seçenekler varken, çözüm süreci Suriye için neden heba edildi? 7 Haziran'daki sandık başarısı neden terör ve hendek siyasetiyle bitirildi?
Cesaret edip açıktan soranların ise hepsi susturuldu. Bunların başında da Leyla Zana geliyor.
Zana özellikle 2012 yılında dönemin Başbakanı Erdoğan'la ilgili söylediği şu sözlerle dikkat çekmişti: "Ben bu işi onun çözeceğine inanıyorum. Buna dair umudumu da, inancımı da yitirmedim. Yitirmek de istemiyorum." Bu umudun yeşermesine ABD'den Kandil'e kimse izin vermedi ve sivil siyasetin önü kesildi. Zana da siyasetten elini eteğini çekti ya da çektirildi.
Sonrası malum, bu kez devreye "seni başkan yaptırmayacağız" söylemiyle iç ve dış vesayet odaklarına selam gönderen Selahattin Demirtaş ve hendek siyasetiyle Kandil girdi. Böylece şiddet sarmalı yeniden başladı.
İlginçtir o sürece karşı çıkan bir isim daha vardı; Hatip Dicle. Dicle, hem "seni başkan yaptırmayacağız" çıkışını doğru bulmuyor hem de hendek vahşetine karşı çıkıyordu. Hatta Dicle, o dönemde aykırı bir çıkış daha yaptı, FETÖ'ye karşı da en sert tepkiyi verdi.
Şimdi Zana Silvan'ın bir köyünde, Dicle ise yurt dışında yaşıyor. Dicle zaman zaman çıkıp konuşuyor ama Zana hiç konuşmadı.
Legal siyasetin simgesel ismi Zana ile ilgili ister Google'a girin, ister siyaset kulislerine kulak kabartın, son iki yılda tek haber yok. Oysa Zana, siyasi sorunların siyasi zeminde çözülmesini savunan, şiddetin devreden çıkması gerektiğini söyleyen önemli bir siyasi aktör.
Çözüm süreçlerini kimlerin, nasıl engellediğini de iyi biliyor.
İmralı tutanaklarında tehdit edildiği de gizli saklı değil. Buna rağmen, bölgede derin savrulmaların yaşandığı bu süreçte, bedel ödeyen bir siyasi aktör olarak, daha fazla yanlış yapılmaması için çıkıp konuşması gerekiyor.
Çünkü küresel güçlerin bölgeyi kontrol altında tutmak için yeni hesaplar yaptığı çok açık. Bu hesaplar bozulmadan yaşadığımız coğrafyaya barış gelmez.

***

ABD'ye kol kanat gerenler
Türkiye'nin S-400 tercihine CHP'den sonra HDP de karşı çıktı. Küresel hesaplaşmaların yaşandığı tarihi bir süreçte, Türkiye'nin içinden yükselen seslere bakın. Hepsi de ABD'nin süre verdiği ve Türkiye'yi sıkıştırmak istediği bir zamanda sahne alıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, "erteleyin" diyor, HDP'li Garo Paylan ise daha ileri gidip "iptal edin" çağrısı yapıyor. Gerekçe olarak da; "Türkiye'yi Batı demokratik bloğundan uzaklaştırarak Rusya'ya yakınlaştıracağı" tezini sunuyor.
Bu tablo Türkiye'deki "Antiemperyalist, sosyalist" kesimlerin hali pür melalini gösteriyor. Doğrusu ABD'yle aynı dili kullanmaları ülke adına üzüntü verse de şaşırtmıyor. Çünkü bu gerçeği Suriye'deki kirli işbirliğinden biliyoruz.
Ancak şu gerçeği de hatırlatmak gerekiyor; Türkiye bu noktaya kendi tercihiyle değil, ABD'nin dayatmasıyla geldi. Bu durumda ABD'nin hiç mi suçu yok?
Bugün S-400'e karşı çıkanlar, ABD, Türkiye'ye Patriot veya İHA vermediğinde neredeydiler? Neden sesleri çıkmadı?
HDP'nin tavrı belli de CHP neden sustu?
Türkiye'nin ABD'yle yaşadığı kritik bir süreçte, CHP-HDP çizgisinin ABD'nin tezlerini savunması, son dönemde yaşadığımız bütün siyasi kuşatmaların arka planını da izah ediyor.
Yurtseverler bu süreci ve siyasi pozisyonları iyi izlemeli.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA