Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

31 Mart dersleri

Önemli ve kritik bir yerel seçimi geride bıraktık. Çıkan sonuçlar üzerine farklı analizler yapılabilir ama öncelikle şunu söylemek gerekiyor: Bu seçimle, halkın "seçme hakkı"na yönelik içeriden ve dışarıdan yürütülen algı operasyonları ve yalanlar yerle bir oldu.
Türkiye'nin başkentinde ve tartışmalı da olsa en büyük kenti İstanbul'da iktidar el değiştirebiliyor.
Ayrıca çok sayıda şehirde başa baş giden seçimleri AK Parti alsaydı kim bilir neler söylenecekti.
Bu seçimlerle bir kez daha görüldü ki, Türkiye'de vatandaş hangi gerekçeyle olursa olsun seçme hakkını istediği gibi kullanabiliyor.
Bundan sonrası siyasilere düşüyor.
Vatandaşın verdiği mesajı doğru okuyan, gereğini yapan ayakta kalır, yapmayanlar gider.
O mesajı ilk alan Başkan Erdoğan':
"Yarın sabahtan itibaren eksikliklerimizi tespit ve telafi etmenin çalışmalarına başlıyoruz. Her olanda hayır vardır. Demokrasi mücadelesi budur." 31 Mart'ın ikinci önemli mesajını Kürt seçmen verdi. Kürt seçmenin bölgede verdiği mesaj şiddet siyaset ilişkisi açısından ders niteliğindeydi. CHP, İP ve SP'nin göz yumduğu PKK-HDP ilişkisine Kürtler adeta sandığa dökülerek meydan okudu.
Ağrı'da, Bitlis'te Muş'ta Şırnak'ta HDP'ye ve doğal olarak bölgeyi şiddetle esir alan PKK'ya büyük bir ders verdi.
Daha ilginci simgesel ilçeler diye bilinen Eruh'ta, Şemdinli'de, Dargeçit'te, Uludere'de, Halfeti'de, Malazgirt'te AK Parti'ye oy vererek tercihinin şiddet değil, siyaset olduğunu gösterdi. Bunda kuşkusuz teröre ve terörizme karşı verilen doğru mücadele ve kayyum belediyelerinin hizmet üretmesi kadar, Suriye üzerinden yaşanan küresel kuşatmanın da etkisi vardı. Böylece beka meselesine Kürtlerden önemli bir destek geldi. Kürtlerin bölgede ve büyükşehirlerde oy verme tercihleri de dikkat çekiciydi. Bölgede şiddeti iliklerine kadar hisseden Kürtler, HDP'ye karşı oy kullanırken, büyükşehirlerde tam tersi HDP'nin işaretiyle CHP'ye oy verdi. Bu sonuçta büyükşehirlerdeki rahatlığın, daralan ekonominin ve yaşam biçiminin etkisi kadar AK Parti'nin o sosyolojiyle kurduğu bağların zayıflamasının ve dışlanmış hissetmelerinin de etkisi var. Bunu da AK Parti'nin iyi değerlendirmesi gerekiyor.
Başkan Erdoğan balkon konuşmasında bu konuya da özellikle dikkat çekti:
"Çok önemli bir konuyu özellikle ifade etmek istiyorum. Beka meselesi konusundaki hassasiyetimize sahip çıkan tüm vatandaşlarıma, özellikle de Kürt kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Güneydoğu Anadolu bölgemizin seçim sonuçlarını Kürt kardeşlerimizin kendi iradelerini pazarlık masasına sürenlere verdiği çok önemli bir derstir." Gelelim seçim sürecine damgasını vuran üçüncü önemli unsur olan ittifak meselesine.
Siyaset için, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle yeni bir dönem başlamıştı.
Siyasi partilerin önünde artık iktidar olmak için yüzde 50'nin sınırı vardı.
Referandum öncesi de savundum, bu süreç siyaseti merkezde ve asgari müştereklerde buluşturarak ittifak yapmayı teşvik edecek.
AK Parti ve MHP bunun gereğini ilk yapan partiler olarak yüzde 52 oyla seçimin kazananı oldu. Ancak aynı şey CHP'nin başını çektiği muhalefet için söylenemez. Siyaset mühendisliğiyle kurulan ittifak CHP'yi kazanan yaparken, HDP ve İYİ Parti kaybeden oldu. İP tek bir il bile kazanamazken, HDP bölgede aldığı derin yarayla hayatiyetini sürdüremeyecek bir noktaya geldi.
Sonuç, kazanmak değil, kaybettirmek için ittifak yapan ve CHP'nin desteğiyle ayakta kalan bu iki partiyi derinden sarsacak. Özellikle içi kaynayan HDP'de, hem şiddete prim veren yaklaşım hem de CHP'yle kurduğu ittifak ilişkisi sorgulanacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA