Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Yalan ve “sol” siyaset

CHP'de derin kaos ve kargaşa yaşanmasının tek nedeni içerideki koltuk kavgası değil, bu da dahil bütün sorunların asıl nedeni CHP'nin siyaset üretmemesi.
Topluma umut veren doğru siyaset üretmeyince, doğal olarak siyaseti "yalan" üze- rinden yapıyor. Son 10 yılda hiçbir CHP'li aktör, bu konuda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eline su dökemez. Eskileri sıralamaya gerek yok, onlar biliniyor zaten.
Ama en son grup toplantısında kürsüyü çıkıp, elindeki çöp toplayan kadın görüntüsüyle yalanın Nirvana'sına çıktı. Şöyle diyordu:
"Buyurun bu tabloya bakın değerli arkadaşlarım. Bu tablo 21. Yüzyılın tablosudur. Bu tabloyu yaratan en önemli aktör de bu tabloda gözüküyor. Erdoğan... Bu kadıncağızın, tanzim satış mağazasına gidecek parası mı var? Bu kadıncağızın otobüse binecek parası bile yok. Orta Çağ'ın değil. Siz bana sosyal devletten söz edeceksiniz. Devlet hangi fakirin fukaranın yanında? Bu tabloyu görüp de vicdanı sızlamayan bir Allah'ın kulu var mı?"
Ne büyük laflar değil mi? İçinde 21. Yüzyıl var, Başkan Erdoğan var, tanzim var, parasızlık var, çöp toplayan kadın var. Tıpkı "Türkiye batıyor, tarım bitti" gibi bir algı operasyonu... Bu da "sol" siyaset olarak sunuluyor. Ama olmuyor işte... Çünkü söylediklerinin hiçbiri doğru değil. Adı geçen kadın Aysun Demir, bir gün sonra ortaya çıktı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu "tekzip" etti.
"Ben aç değilim, maddi durumum gayet iyi. Benim dört katlı evim var. Allah'a şükür ki kimseye ihtiyacım yok."
Sonra da işin peşini bırakmayacağını söyledi: "Hukuki süreci başlattım. Kılıçdaroğlu'ndan alacağım tazminatla sokak hayvanlarına barınak yapacağım."
Harika bir fikir... Aslında o fotoğrafa iyi bakan biri, konteynerin çevresine konulan küçük kaplardan bunun sokak hayvanlarıyla ilgili olacağını rahatlıkla anlardı. Ancak ne var ki, CHP'yi yöneten aklın böyle bir derdi yok. Daha önemlisi CHP'de bu tür işleri araştıran bir ekip de yok.
Anlayacağınız o yalan fotoğrafı ana muhalefet partisi başkanın halka gerçekmiş gibi sunması vahim ama CHP'nin durumu daha da vahim. Bu durumda Kılıçdaroğlu'nun deyimiyle soralım; CHP'nin içine düşürüldüğü bu durumu görüp de vicdanı sızlamayan bir Allah'ın kulu var mı?
Varsa da sayıları az. Onlardan biri de Aziz Kocaoğlu. Önce iyi bir çıkış yaptı ve şu sağlam eleştiriyi yöneltti: "CHP benim partim, bugüne kadar Türkiye'yi nasıl yöneteceğini, Türkiye'nin belli başlı ana problemlerinin neler olduğunu ve bunların nasıl tedavi edilip, çözüm üretilip ülkenin refaha çıkartılacağı o sorunlardan kurtulacağı bir yol haritası belirlememiştir. Ülkeyi nasıl yöneteceğini bilmiyor. Bu partinin politika üreteceği bir mutfağı yok."
Sonra da o konuşmasında "mutfağı olmayan, halka dokunmayan" bir partinin ne yapacağını anlattı: "Aynı şeyleri söyleyerek, aynı şeyleri yaparak farklı sonuca ulaşmayı beklemek doğru değil."
Doğru söze ne denir? Söz doğru ama Kocaoğlu ve onun gibi düşünenler bunun gereğini yapmadıkları için CHP Kılıcdaroğlu yönetiminde, sağdan marjinal sola, Saadet Partisi'nden HDP'ye siyaset üretmeden savrulan bir partiye dönüştü. Bu da sadece CHP sosyolojisine değil, Türkiye'ye zarar veriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA