ABD derin aklı yine bölgenin kaostan kurtulmaması için canhıraş bir çaba harcıyor. Trump, "Suriye'den çekiliyoruz" diyor Pentagon ve CIA kan gölüne çevirdiği bölgeden çekilmemek için her yolu deniyor. Trump, "terör örgütleriyle değil, devletlerle ilişki kurmalıyız" diyor onlar kendilerinin bile "terörist" ilan ettiği PKK ve PYD'lileri dünyanın gözünün içine baka baka "Kürtleri koruma" yalanıyla meşrulaştırmaya çalışıyor.
Savaş baronları bölgeyi düşmanlaştırmak istiyor. Kürt'ü Türk'e, Türk'ü, Arap'a ve Fars'a düşman etmek. Böylece bölge hep onlara ihtiyaç duyacak.
Bu gerçeği bölge halkları 100 yıldır biliyor. İran'daki Musaddıkdarbesinden Molla Mustafa Barzani'yi satmalarına, Saddam'ı kışkırtıp Irak'ı ateşe vermelerinden Filistin'i ve Arap Baharı'nı kan gölüne çevirmelerinden biliyor.
Ama en iyi bilen 1947'den beri "stratejik ortak" olan Türkiye. Türkiye, ne zaman kendine gelip sorunlarını çözmeye kalksa, ABD karşısına ya faili meçhullerle, darbelerle ya da FETÖvari yapılarla çıktı.
En son 2013 yılında sorun yumağına dönüşen Kürt meselesini demokrasi içinde siyasetle çözmeye kalktığında da yine karşısına PKK'ya "Suriye havucu" uzatan ABD çıktı.
Şimdi o ABD hem açık açık teröre destek veriyor hem de yüzsüzce "Kürtlerin hamisi" rolüne soyunuyor.
Doğrusu bugün Ankara'ya gelen Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ın hangi yüzle "Kürtler"e sahip çıkacağını merak ediyorum.
Bunların derdi bölgede Kürt meselesinin çözülmesi olsaydı önce şiddet ve teröre destek vermezlerdi. Zaman zaman televizyonlarda rahmetli Altunç Altındal'ın şu sözleri yayınlanıyor:
"Şu çok net; 'Bugün PKK silahı bıraktım, teslim oluyorum' dese bile bu sorunu çözdürmezler..." Aslında bu gerçeği, PKK'yı kuran, "zorun rolü" üzerine kitaplar yazarak terörü bir siyasi araç haline getiren Öcalan da sık sık söyledi. Daha önce de yazdım, şu sözleri kayıtlarda duruyor:
"1. Dünya Savaşı'nda kurgulanan Ortadoğu siyasi haritası, en az yüzyıl sürecek sorunlar oluşsun diye çizildi.
(...) Amaç; Kürtlerin tarih boyunca birlikte yaşadıkları Arap, Türk ve İran halklarıyla çelişkileri derinleştirmek, var olan statüyü bozarak kargaşa içine itmek ve birbirleriyle daima savaşır halde tutmaktır."
ABD tam da bu yüzden Suriye'de PKK-YPG'ye sahip çıkıyor. Derdi PKK'yı kullanarak İran ve Türkiye'yi sıkıştırmak ve gerekirse savaştırmak...
***
Suriyeliler gerçeği
Türkiye'de Suriyeli mültecilerle ilgili zaman zaman müthiş bir algı operasyonu yürütülüyor. Yalanlardan geçilmiyor. Bu da ya seçim öncesi ya da Türkiye'nin Suriye'ye yönelik bir hazırlığa başladığı zamanlarda gündeme getiriliyor.
İstanbul Taksim'de ÖSO mensuplarının yılbaşı kutlamaları da böyle bir algı operasyonuna neden oldu. Sürekli tekrar edilen yalanlar yeniden pişirilip piyasaya sürüldü. Peki gerçek neydi? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kübra Par'a gerçeği şöyle anlatıyordu:
"Suriyeliler için, 'Üniversiteye imtihansız giriyorlar', 'Hastanelerde sıra beklemiyorlar', 'Bunlara TOKİ ev veriyor' gibi, söylenen şeylerin tamamı yalan. Bunları özellikle sosyal medyada birtakım 'fake' hesaplar yapıyor." Peki, Suriyelilerin suç işleme oranı nedir? İşte rakamlar: "Suriyelilerin 2013'teki suç oranları yüzde 2.8, bugün 0.8. Kendi vatandaşlarımızın suç oranı yüzde 1.9." Bir de sık kullanılan "En iyileri AB'ye gitti" iddiası. Bakan bu iddiaya "tam tersi" diyor ve ekliyor: "27 Aralık 2018 tarihi itibarıyla, ülkemizden AB ülkelerine toplam 18 bin 430 Suriyeli çıkış yapmış. Bunlar arasında okuma yazma bilmeyenlerin sayısı 8944, yani yüzde 48.51. Lisans ve dengi sayısı ise 0.16..."