Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Darbelere “ihtilal” diyen Akpınar

Birkaç gündür medyada sanatçı Metin Akpınar'ın o utanç verici sözleri tartışılıyor. Aydınlar, sanatçılar, siyasetçiler yine iki kampa ayrılmış ve herkes kendi cephesinden o sözleri yorumluyor. Oysa ortada yoruma açık bir durum yok. Akpınar sadece o sosyolojinin en uçlarında yıllardır üretilen nefret söylemini açıkça dillendirdi, o kadar. Buna kılıf bulmaya, uzun uzun kutuplaşmadan söz edip, "hafızamız yaralı" bahanesini üretmeye hiç gerek yok.
Asıl yaralı ve utanç verici olan, darbelerden medet uman o düşünce. Bu sizi hiç mi rahatsız etmiyor? Cumhurbaşkanını siyaseten eleştirebilirsiniz ama vahim olan, o "darbe"lere bakış açısını nereye koyacağız? Şu ana kadar Akpınar'a yakın düşünen siyaset, sanat ve medya dünyasından bir Allah'ın kulu çıkıp o sözlere ilişkin adam gibi bir karşı duruş sergilemedi?
En iyimser yaklaşan Ertuğrul Özkök bile işin içine "hepimizi" katarak "Sürçülisan ettiysek" diyebildi. İyi de en azından bir daha darbe olmasın diye bu toplumun büyük çoğunluğu uzlaşmamış mıydı? Daha yeni 250 şehit verdiğimiz, Meclisimizin bombalandığı 15 Temmuz darbesinden sonra bile şu sözleri bir sanatçının söylemesine hiç mi itiraz eden çıkmaz?
Elinizi vicdanınıza koyun ve şu sözlere bir kez daha bakın: "(Demokrasiye) ulaşamazsak belki lideri ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki de başka liderlerin yaşadığı kötü sonları yaşayabilirler." Bu sözlerin öncesinde demokrasiye övgüler dizilmesinin veya "tek çaremiz demokrasi" denmesinin bir anlamı var mı? Bir demokratın, demokrat bir sanatçının aklından "uyarı" niteliğinde bile olsa böyle bir şey geçemez. Ama Akpınar için bu o kadar doğal ki, bakın bir adım sonra ne diyor:
"Mustafa Kemal dışında kim Rusya'ya döndüyse iktidardan gitti. Adnan Menderes randevu aldı, ihtilal oldu. Süleyman Demirel aynı şekilde kuzeye döndüğü zaman ihtilal oldu. Bakalım darısı kimin başına."
Ne demek istiyor? Bundan daha utanç verici bir yaklaşım olabilir mi? Rusya'yla ilişki kurduğu için Başkan Erdoğan'ı da "ihtilalle götürebilirler" diyor. Bu da taraftarlarınca alkışlarla karşılanıyor. Daha ilginci Akpınar'ın, o darbelere "ihtilal" diyerek kendini ele vermesi. Çünkü o dil, darbecilerin dili. Peki soralım, Rusya'ya dönen Menderes ve Demirel'e darbeyi kim yaptı? ABD'nin desteklediği askerler... Peki, şimdi kim yapacak? Yine ABD mi? Yoksa tekrardan FETÖ mü devreye girecek?
Akpınar darbeyi o kadar içselleştirmiş ki bırakın ülkeye getireceği yıkımı, arkasında kim var, kim yok diye umursamıyor bile. O darbeleri bile makulleştiriyor. Bu Akpınar'a çok yabancı bir düşünce değil. Bakın 12 Eylül faşist darbesini nasıl değerlendiriyor: "Çok müspet bir olaydı. 12 Eylül'ün en büyük güvencesi bütün dünyada tutucu olan ordunun bizde devrimci olması..." Karşımızda darbe yapan orduyu "devrimci" gören bir akıl var.
Buna da CHP, sol kesim hatta HDP bile destek verdi. Bir tek kişi bile çıkıp sen bu utanç verici sözleri nasıl söylersin demedi. Sorun ne biliyor musunuz? Meydanı Akpınarlara, ötekileştiren dil kullanan ırkçı faşist kalemlere bırakan muhalefetin, başta da CHP'nin siyaset üretememesi.
Umut veren siyaset üretilse, tıpkı 12 Mart'a karşı çıkan Ecevit gibi ne parti içinde ne de dışında darbelerden medet uman kimse kalmaz. Kalsa da umursanmaz. Savcılığın devreye girmesi eleştiriliyor ama onun arkasına sığınarak asıl utanç verici gerçeği saklayanlardan hiç ses çıkmıyor. Kutuplaşmadan şikâyet ediliyor ve gerçekten demokrasi isteniyorsa, önce bu gerçekle yüzleşilmeli, sonrası gelir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA