Ankara kulislerinde ağırlıkla AK Parti ile MHP arasındaki yerel ittifakla ilgili kopuş konuşuluyor ve herkesin gözü kulağı bu iki partinin bundan sonra Meclis'te ne yapacağına çevrilmiş durumda. Acaba Cumhur İttifakı'nın ruhuna uygun mu davranılacak yoksa orada da bir kopuş yaşanacak mı?
Önceki gün Meclis'te emeklilikle ilgili öneriyle bu sorunun cevabı alındı. MHP Grubu'nun ilk test girişimi alarm işareti verince, hem AK Parti grubu harekete geçti hem de MHP lideri Devlet Bahçeli devreye girdi.
Bu iki hamle Cumhur İttifakı'nın dağılacağına yönelik beklentileri şimdilik boşa çıkardı.
Bu, geçmişte pazarlıklarla süren koalisyon günlerini hatırlatsa da yeni sistemde bunun olmayacağının ilk işaretiydi. Ancak bu tavrın devam edip etmeyeceği, önümüzdeki günlerde Meclis gündemine gelecek af yasası veya bütçe görüşmelerinde daha net görülecek.
Ankara kulislerinde olası belediye başkan adayları da konuşuluyor. Ancak net bir şey yok. Bütün partiler arayış içinde.
Söylenen ve ortaya atılan isimlerse varsayımdan öteye geçmiyor. Bu durum partilerin de işine geliyor. Kamuoyu kimi konuşuyor, kimin karşılığı var ona bakılıyor.
Tabii tam tersi de düşünülüyor. Yani erken ortaya atılan isimlerin hızla yıpranmaları ve gereksiz piyasa oluşturma ihtimalleri de dikkate alınıyor. Bu nedenle partiler, bazı sürpriz isimlerin sızmamasına özel özen gösteriyor. Bu arada pazarlık unsuru olarak devreye sokulan isimler de söz konusu.
Bunun son örneği olarak Melih Gökçek gösteriliyor. Kuşkusuz Gökçek, isminin sürekli canlı tutulmasından hoşlanıyor ama daha çok MHP çevresinin bu ismi dolaşıma soktuğu da bir gerçek.
Bir anlamda MHP'nin blöfü olarak yorumlanıyor. Ancak blöf de olsa bu durum siyasetin gündemine girdi ve garip tartışmaları da beraberinde getirdi. Hayati Yazıcı'nın Gökçek'e yönelik açıklamaları, o açıklamalara Gökçek'in verdiği cevaplar işi nereye götürür belli değil.
Kocaoğlu AK Parti'ye geçerse
Ankara kulislerinde asıl spekülasyon ise İstanbul ve İzmir üzerine yapılıyor. İki isimle ilgili ilginç siyasi projeden söz ediliyor. İlki Muharrem İnce'yle ilgili. İnce, sonunda İstanbul CHP adaylığı için ön seçim şartıyla "evet" dedi; ama bunun gerçekleşeceğine kimse inanmıyor. Çünkü Kılıçdaroğlu'nun bir daha İnce'yle aynı şeyleri yaşamak istemeyeceği söyleniyor. Tam bu noktada o spekülatif proje devreye giriyor; denilenlere göre, İnce, İstanbul'da 250 bin CHP üyesinin katılacağı ön seçime sokulacak ama kazandırılmayacak.
Kolay mı bilemem ama CHP'liler buna "ön seçim yoluyla bir siyasi aktörden kurtulma yöntemi" diyor.
Ankara'daki senaryolardan biri de İzmir'le ilgili... İzmir'de CHP'nin mevcut belediye başkanı Aziz Kocaoğlu aday olmayacağını açıkladı. Sonra da bununla yetinmeyip CHP yönetimine çok haklı eleştiriler yönelterek ciddi bir kamuoyu oluşturdu.
Bu durumda Kılıçdaroğlu'nun, Kocaoğlu'nu aday yapmayacağı ama onun destek vermediği bir CHP'linin de İzmir'de bile zorlanacağı söyleniyor.
Buradan yola çıkanlar şu ilginç senaryoyu ortaya atıyor: Kocaoğlu, AK Parti'ye geçerse İzmir'de bütün hesaplar altüst olur.
Çünkü Kocaoğlu, sadece CHP tabanıyla değil, MHP, İyi Parti hatta HDP tabanıyla sıcak ilişkileri olan yerel bir siyasi aktör.
Çok güçlü partilerin zaman zaman yerel adaylara karşı kaybettiği gerçeği göz önüne alındığında bu da olabilir, neden olmasın?
Önümüzdeki yerel seçimlerde çok farklı ilişkilere ve sürprizlere tanık olabiliriz.