Her seçim süreci, siyasetçiler için bir sınav... O sınavı geçmek de pek kolay değil. Toplum adına devleti yöneteceği için didik didik edilmesi kaçınılmaz. Sorgulanmaktan kurtulamaz. Hele büyük iddialarla ortaya çıkıyorsa...
Yaklaşık iki yıldır bir siyasi aktör olarak siyaset arenasına çıkan İyi Parti (İP) Genel Başkanı Meral Akşener'i yakından izliyorum. MHP'den ayrılmasıyla başlayan süreçte hakkında çok sayıda soru işareti var. Şimdi o soru işaretlerine bir yenisi ekleniyor. Tarihçi kimliğiyle ilgili iddiaları... Bir süredir sık sık şöyle iddiaları duyuluyor: "Ben tarihçiyim. Ülkelerle olan ilişkilerin tarihini bilmek zorundasınız. Üniversitelerde 15 yıl bu konuları anlattım."
Siyasette yaşadığı gelgitler biliniyor ama tarih konusunda bu kadar iddialı oluşu pek bilinmiyor. Çünkü dünden bugüne bir siyasi aktör olarak tarihçi kimliğini öne çıkartan bir birikim ve üslupla dikkat çekmedi.
Bu yüzden de merak ettim. Acaba Akşener nasıl bir tarihçiydi? Akşener, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Mezunu. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde de doktora yapmış ve 15 yıl kadar da bazı üniversitelerde tarih hocası olarak çalışmış. Buraya kadar denecek bir şey yok. Karşımızda doktoralı bir tarih hocası var. Şimdi soralım: Peki ne üzerine doktora yapmış? Akşener doktorasını memleketi İzmit'in Osmanlı dönemine ait "İzmit'in Şer'iyye Sicili" üzerine yapmış. Şer'iyye Sicili, Osmanlı Devleti'nde mahkemelerde görülen davalarla ilgili muamelelere yer veren defterler demek.
Araştırma, (4 Muharrem 1220-25 Şevval 1230) Miladi takvimle; 4 Nisan 1805-30 Kasım 1914 arasını kapsıyor. Danışman da Prof. Dr. Mücteba İlgürel. Bu tez, Yüksek Öğretim Kurulu Dokümantasyon Merkezi tarafından da 1992'de onaylanmış.
Akşener, tezinin önsözünde ne yaptığını özetlemiş: "Bu sicillerde, devletin en yüksek makamı sayılan Padişahtan gelen fermanlardan tutalım da köyde yapılan bir koyun alışverişine varıncaya kadar çeşitli kayıtlara rastlamak mümkündür."
İlginç bir konu... Ama şu notu ilgimi çekti: "Bu çalışmada, transkripsiyona başlamadan önce şer'iyye sicilleri hakkında kısaca malumat verilmiş, üzerinde çalışılan defter tanıtıldıktan sonra transkripsiyonun nasıl yapıldığı anlatılmış, defterde yer alan hükümlerin tasnifi yapılarak ardından her hükmün kısaca özeti verilmiş ve asıl metne geçilmiştir."
Bu notta geçen transkripsiyon terimi ne anlama geliyordu? Araştırdım, tıbbi tanımı da var ama buradaki anlamı farklı. Kısaca "yazı çevrimi" demek... Yani akademisyenlere göre Akşener sadece şunu yapmış Şer'iyye Sicili'ni yeni yazı diline çevirmiş.
Peki, buna doktora tezi denebilir mi? Akşener'in tezini gören bir akademisyen şu yorumu yapıyor: "Bu bir doktora tezi olamaz. Batıda doktora yapana filozof unvanı veriliyor. Bu basit bir unvan değil. Ortaya bir farkındalık ve yeni bir şey koymanız lazım. Türk akademi dünyası için bir faciadır. Şok geçirdim. Bu uyduruk bir tez ve ancak tarih bölümlerinde lisans öğrencilerinin bitirme tezi olabilir."
Tezin dip notlarında çok sayıda kaynaktan yararlandığı anlaşılıyor. Ancak Osmanlıca bildiğine dair bir işaret yok. Hatta 216 sayfalık tezin son sayfası Osmanlıca ve Arap alfabesiyle yazılmış. Acaba tezin son sayfasını Akşener okuyabiliyor mu? Yani Osmanlıca biliyor mu? Akademisyenlerin ortak tespit şu: "Osmanlıca okuma yazma bilmeyen bir akademisyen o tarihle ilgili bir tez yazamaz."
Son söz: Tarih tezi akademik facia olarak nitelenen birinin siyasi tezlerinin nasıl bir faciaya yol açacağını düşünmek bile istemiyorum.