İP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Meral Akşener, rahmetli Demirel'in memleketi Isparta'da konuşurken şöyle diyordu: "Erdoğan bugüne kadar rakiplerini kendi seçti. Ama şimdi karşısına öyle bir rakip çıktı ki, hem rahmetli Türkeş'in hem de Demirel'in çırağı..." Siyaseti biraz takip edenler bilir, Akşener'i herkes 1994 sonrası Tansu Çiller'le tanıdı. O tarihte Demirel cumhurbaşkanı, rahmetli Türkeş de partisinin başındaydı. Peki, Akşener bu iki siyasi liderle çalıştı mı ki "çırak" olsun? Bu durumu eski bir ülkücüye sordum, cevabı çok sertti:
"İkisi de doğru değil, külliyen yalan. Zira DYP'ye 1994'te Demirel ayrıldıktan sonra girdi. Demirel'e en muhalif olduğu zamanda Çiller'in en yakınıydı, Çiller'in Mehmetçik Vakfı'nın Başkanı, İçişleri Bakanı'ydı, Bakanken ona 'Ablacım' diye hitap ederdi, Ağar'ın kızının cenazesinde koskoca İçişleri Bakanı gitti Özer Çiller'in elini öpüp başına koydu. 2001'e kadar da Çillerciydi. Türkeş MHP genel başkanıyken MHP'li olmadı bile. MHP'ye de Türkeş öldükten sonra girdi. Yani, Demirel'le de Türkeş'le de hiç siyaset yapmadı. Ona belki 'Çiller'in çırağı', 'Bahçeli'nin de elemanı' denebilir."
Ne diyelim, ustası olmayanlara sığınması siyasette hâlâ çırak olduğunu gösteriyor.