Küresel gerilimin yoğunlaştığı bugünlerde bölgenin en stratejik noktalarından biri de Kıbrıs adası... Ada, hem Suriye'deki küresel kapışmanın, hem de Doğu Akdeniz'deki enerji kavgasının tam göbeğinde.
Önemi, giderek daha da artacak.
Suriye üzerinden yaşanan küresel gerilimin sürdüğü bugünlerde biz de Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ile birlikte KKTC'deydik.
Bir yanıyla küresel gündemi diğer yanıyla da KKTC özelindeki özel çalışmaları izledik.
Doğal hava açısından Ada, en güzel zamanlarını yaşarken siyasi hava insanın içini karartıyor.
Ada'nın Suriye'ye yönelik küresel saldırıların kapsama alanında olması bir yana Rum yönetiminin KKTC'ye yönelik ötekileştirici tavrı insanlarda gelecek kaygısı yaratıyor. Ufukta da "değişeceğine" dair bir umut yok.
Bu gerçeğe Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu da dikkat çekti: "Rum tarafındaki zihniyet aynı.
Değişen bir şey yok.
Maalesef, kendilerini adanın gerçek sahibi görmeye devam ediyorlar.
Hiçbir şekilde eşitlik temelinde bir siyasi paylaşımı, onun da ötesinde KKTC'nin de yer aldığı doğal zenginlikleri paylaşmak istemiyorlar."
Oysa ne çok şey var Ada'da paylaşılacak...
Bırakın adanın çevresindeki petrol kaynaklarını, doğanın güzelliği ve önceki kuşakların emanet bıraktığı tarihi eserler bile iki toplumu refaha ulaştırmaya yeter de artar...
Son yıllarda Türkiye ve KKTC bu açıdan önemli adımlar attı, atıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün KKTC'deki tarihi eserleri restore etme ve turizmin hizmetine sunma projesiyle ilgili yaptıkları gerçekten görülmeye değer.
Vakıf şehir Lefkoşa
Bugüne kadar ne yazık ki Kıbrıs'ın iki yakası da tarihi zenginliğiyle pek bilinmiyor.
Özellikle KKTC... Daha çok deniz ve kumar turizmiyle öne çıkan KKTC'de meğer ne çok tarihi eser varmış. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kıbrıs Vakıflar İdaresi ile el ele vererek onları bir bir açığa çıkartan önemli bir projeyi hataya geçirdi. "Vakıf Şehir Lefkoşa" adıyla başlayan proje, alternatif bir kültür rotası sunuyor. Projenin bir ayağında da Kıbrıs Türk Acenteler Birliği ve Türkiye Seyahat Acenteler Birliği (TÜRSAB) var.
Lefkoşa Girne kapıda başlayan etkinlikte Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu şöyle diyordu:
"Kıbrıs'taki kadim Osmanlı vakıf varlıklarının dimdik ayakta durması, Kıbrıs Türkü'nün haklı mücadelesinde Müslüman Türk kimliğinin adadaki en önemli belgesidir." Çavuşoğlu, Osmanlı vakıf varlıklarıyla ilgili şu tarihsel bilgiyi de verdi:
"Sadece 150 yıl önce adanın yüzde 14'ü vakıf mülkü iken bu oran, İngiliz sömürge döneminde ve Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde binde 6'ya düştü.
Vakıf arşivlerimize göre Kıbrıs genelinde 202 cami, 15 tekke, 8 medrese ve daha nice han, hamam gibi vakıf eserleri vardır ve bunların önemli bir kısmı KKTC sınırları içindedir." KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ise "Osmanlı'dan kalma eserler, bizim adadaki varlığımızın tapu senetleridir" diyor ve ekliyordu:
"KKTC'de turizm denince akla sadece casinoların gelmemesi gerekiyor.
Sunabileceğimiz çok alternatiflerimiz var. Güzel sahillerimiz, mutfağımız gibi bir kısmı Güney'de de kalsa tarihi eserlerimiz de var. Bunları sadece Türk insanıyla değil, dünyayla buluşturmalıyız."
Etkinliğe Çavuşoğlu ve KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı'yla birlikte Meclis Başkanı KKTC Meclisi Başkanı Teberrüken Uluçay, Başbakan Tufan Erhürman, Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Türkiye'nin Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü İbrahim Benter ve Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay da katıldı.