Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

ABD’yi sorgulatan operasyon

Afrin'e yönelik Zeytin Dalı Operasyonu, PKK'nın oluşturduğu "terör koridoru"nu bertaraf etmeyi çok çok aşan bir misyona sahip ve bu gerçek yavaş yavaş da olsa netleşiyor.
Dünyanın birçok merkezinden Türkiye'ye destek gelirken, operasyonu haklı kılan ABD'nin Suriye siyaseti sorgulanıyor, tartışılıyor.
Nasıl tartışılmasın ki? ABD Suriye iç savaşının başladığı andan itibaren savaşı durduran değil kaotik hale getiren bir strateji izledi. Ne kırmızı çizgilerinin gereğini yaptı, ne de oluşturduğu koalisyon güçleriyle ortak bir hareket geliştirdi.
Bunu yaparken de DEAŞ'ı bir aparat olarak kullandı. Tıpkı Taliban ve El Kaide gibi... Doğrusu bu çok da şaşırtıcı değildi.
ABD bunu hep yapıyordu.
Ama ABD ilk kez Suriye'de fark bir şey daha yaptı. 60 yılı aşan stratejik ortağı, NATO üyesi Türkiye'yi bıraktı, ona karşı en kirli savaşı yürüten ve kendisinin de terör örgütü olarak nitelediği PKK'yla ittifak yaptı.
Aslında bu Obama dönemi siyasetiydi ve Trump'da bunu devam ettirdi.
Yeni bir siyaset, yeni bir yaklaşım getirmedi ya da getiremedi. Daha doğrusu işi askerlere bıraktı. Suriye siyasetini ağırlıkla Pentagon-Centcom ikilisi belirledi. Bu da FETÖ eksenli bir siyasetti ve FETÖ'nün 15 Temmuz darbe ve işgal girişimiyle uyumlu bir plandı. CENTCOM Komutanı General Joshep Votel boşuna endişelenmemişti:
"TSK içindeki pek çok müttefikimiz başarısız darbe girişimi sonrasında hapse atıldı. Endişelerim var." İşte o askerler hala etkinler ve terör örgütleri FETÖ ve PKK'yla da ilişkileri sürüyor.
Bu kirli ilişkinin bölgeye bedeli ise acı, gözyaşı ve ölüm oldu. Türkiye'de çözüm süreci sabote edildi, terör ve çukur savaşıyla binlerce insan ölüme sürüklendi.
Irak ve Suriye'de ise son 5-6 yılda katledilen insan sayısı bir milyonu aştı. 10 milyonu aşan Suriyeli yerinden yurdundan edildi, mülteci oldu. Ve dünyanın en büyük küresel gücü ABD, o ölümler, göçler yaşanırken sadece seyretti. O insanlara elini bile uzatmadı. İnsani hiçbir girişimde bulunmadı.
DEAŞ aparatıyla bile mücadelede PKKPYD maşasını kullandı. Kendi askerinin ölmesini istemedi.
Acaba ABD, bu hesabı kendi halkına, insanlığa nasıl verecek?
İşte Zeytin Dalı Operasyonu bu insanlık dramına ve ABD'nin ikiyüzlülüğüne ayna tuttu. O aynada, Türkiye'nin sadece terörle mücadele etmediği, ilk kez teröre destek olanları da teşhir ve deşifre ettiği görüldü.
Bu da doğal olarak en başta ABD'yi kendi içinde sorgulamaya itti, daha da itecek.
Aslında aylar önce ABD Senatosu'nda bu sorgulamanın bazı ipuçları verilmişti.
Arizona Senatörü Cumhuriyetçi John McCain'in şu sorusu anlamlıydı:
"Türkiye, PYD'yi terör örgütü olarak görürken, ABD'nin PYD ile iş tutması gibi bir durumun içinden nasıl çıkılacak?" Çıkılamadığı için Afrin Operasyonu'na gelindi. O yüzden bugün ABD'de çok daha açık ve net değerlendirmeler yapılıyor.
Alın ABD'li Ortadoğu Uzmanı Michael Doran'ın söylediklerini: "Kendimizi kandırıyoruz. PKK'yı silahlandırdık.
Ankara'ya dürüst davranmadık..." Manzara çok açık, ABD, sadece askeri değil insani faturası da ağır bir bedelle karşı karşıya... Bu da doğal olarak ABD'lilerce sorgulanıyor.
Tıpkı Kudüs siyaseti gibi, Afrin Operasyonu da yenidünyanın şekillenmesinde bir dönüm noktası... Bu tabloya bakınca, bazı güç odaklarının Cumhurbaşkanı Erdoğan'a neden tepki gösterdikleri çok daha iyi anlaşılıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA