Şu sıralarda OHAL meselesi çok tartışılıyor. Küresel terör saldırılarının sürdüğü bir zaman diliminde, başta Fransa olmak üzere birçok AB ülkesinde de OHAL'e başvuruldu. Ancak Türkiye'nin durumu çok farklı...
Bırakın yanı başındaki ülkelerde yaşanan devlet otoritesi boşluğunu, Türkiye dünyanın en sinsi ve vahşi üç terör örgütü FETÖ, DEAŞ ve PKK'nın hedefinde. Son birkaç yılda AB ülkelerinin on katı bir terör saldırısıyla karşılaştı. Hâlâ da bu tehdit devam ediyor. Bunlar yetmezmiş gibi Türkiye bir de 15 Temmuz gibi kanlı bir darbe girişimini atlattı. OHAL bu koşulların bir ürünü. Peki, Türkiye OHAL'i nasıl yaşıyor?
Kuşkusuz eleştirilmesi gereken yanlış uygulamalar da var ama buna rağmen bu dönem uygulanan OHAL büyük oranda geçmişle kıyaslanmayacak farklı sonuçlara yol açıyor. Tam da bu yüzden Başbakan Yıldırım, "OHAL vatandaşa değil, devlete uygulanıyor" demişti...
Konu birkaç gün önce de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun gündemindeydi. Soylu, şöyle diyordu: "TÜSİAD Başkanı çıktı bir açıklama yaptı. 'Olağanüstü halin kaldırılması lazım' dedi. Ya peki ben burada ne iş yapıyorum, neciyim ben. Neden bana 'hangi gerekçeyle bunu sürdürüyorsunuz?' diye sorulmuyor?"
Bakan Soylu, o sorunun cevabını da veriyordu: "Türkiye hafif bir gevşeklik yapsın, 15 Temmuz'u rahmetle anarız. FETÖ'nün sadece FETÖ olmadığını bilmeyecek kadar ahmak değiliz. FETÖ'nün arkasında nelerin olduğunu biliyoruz. Birileri 'Olağanüstü Hal kalksın' diyor. Ben 'Olağanüstü Hal kalksın' diyen İstanbul sermayesine sesleniyorum: Ne var OHAL'de?"
'FETÖ'ye teslim olan iş dünyasını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kurtardığını' söyleyen Bakan Soylu, sözü ekonomiye getiriyor ve şöyle diyordu:
"İhracat yükseliyor mu? Yükseliyor. Turizm yükseliyor, oteller dolu. Büyüme yüzde 5. Daha da yükselecek. Nedir bu Avrupa hayranlığınız ve onların sözlerinden çıkmama telaşınız?"
Bakan bu yaklaşımını özellikle Güneydoğu'daki bazı illerde yaşanan değişim örnekleriyle sürdürdü. Terör baskısından kurtulan insanlar gündelik hayatını sürdürürken, dışarıdan bölgeye gelenlerin sayısında da müthiş artış vardı. İçişleri Bakanı Soylu, 3. Turizm Şûrası'nda, turizm-güvenlik ilişkisini anlatırken, Güneydoğu'nun en kritik illeri, Mardin, Batman, Diyarbakır ve Van'daki değişime ve artışlara dikkat çekti.
Rakamlar çarpıcıydı. Örneğin 2017'nin ilk 9 ayında Mardin'e gelen yabancıların sayısında yüzde 597'lik, yerlilerin sayısında ise yüzde 130'luk bir artış vardı. Van'da artan yerli yabancı turist ortalaması yüzde 108, Diyarbakır'da ise yüzde 124'tü... Özellikle Van'da İran'dan gelenler nedeniyle otellerde yer bulunmak çok zor.
Peki, OHAL'e vatandaş nasıl bakıyor? Elimizde en son Optimar Araştırma'nın yaptığı anketin sonuçları var. "OHAL uygulaması hayatınızı herhangi bir şekilde etkiliyor mu?" sorusuna "hayır" diye cevap veren vatandaşların oranı yüzde 70.8.
Tabii ki buradan OHAL sürekli olmalı sonucu çıkmaz, çıkmamalı da... Ama Türkiye'nin içinden geçtiği süreçte ciddi tehditlerle karşı karşıya olduğu gerçeği Bakan Soylu'nun şu uyarısında saklı: "Türkiye hafif bir gevşeklik yapsın, 15 Temmuz'u rahmetle anarız."
İşin doğrusu bugünkü OHAL, ne tanığı olduğumuz 2003 öncesi Güneydoğu'da süren OHAL'e benziyor, ne de 70'li yıllara damgasını vuran sıkıyönetimli günlere...