HDP'nin sivil siyaset üretmeyip, PKK'ya endeksli siyaset yapması bölgeyi derin bir yıkıma sürüklerken toplumu da, devleti de yeni bir seçimle karşı karşıya bıraktı. Çözüm Süreci tecrübesinin neler kazandırdığını yaşayarak öğrenen, Hendek vahşetini iliklerine kadar hisseden toplum hiç tereddüt etmeden şiddeti değil siyaseti tercih etti.
Devlet de belki ilk kez terörle, Kürt kimliğini reddetmeden mücadele edilmesi gerektiği gerçeğini görüp, çok yönlü bir mücadeleyi devreye soktu.
Başbakan Binali Yıldırım'la gittiğimiz Moskova gezisinden döner dönmez ayağımızın karıyla Van'a gittim. Moskova'nın dondurucu soğuğu kadar olmasa da Van da soğuktu.
Van'ı siyasetçilerden, bürokratlardan değil, sokaktaki vatandaştan dinledim. Esnafla, küçük kahvelerde soba başında oturan yaşlı Vanlılarla sohbet ettim. Ara ara sokağa çıkıp, üçlü dörtlü gruplarla dolaşan gençlerle konuştum. Yeni atanan belediye başkan vekili valiye nasıl baktıklarını sordum.
Durum hiç de İstanbul ve Ankara'dan görüldüğü gibi değil. Toplum beklemede ama gidişattan da umutlu. Farklı siyasi partileri ve devleti, hayatın içinde daha çok görmek istiyor. Birkaç gün önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler ve Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok ve Cumhurbaşkanı Danışmanı Gülşen Orhan'la Van'a gelmeleri bu beklentiye bir cevap olarak yorumlanmış. Bir esnaf şöyle diyor:
"Devlet de biz de zor bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemin nereye gideceğini HDP'liler dahil herkes merak ediyor. Bunun için bakanların da sık sık bu bölgeye gelmeleri, bizi bilgilendirmeleri gerekiyor."
Adalet Lisesi'nde okuyan üç gençle ayaküstü sohbet ediyoruz. Biri ısrarla daha önce Gündem gazetesi okuduğunu bilmemi istiyor ve ekliyor:
"Bizim insanımız artık şiddet istemiyor. Bu yüzden hendek siyasetine destek vermedi. Ama Ahmet Türk gibi başkanların tutuklanmaları da doğru değil."
Kayyum veya başkan vekili olarak atananlara gelince...
Vanlılar nötr durumda. Aynı zamanda belediye başkanı da olan valinin neler yapacağını merakla bekliyor. Geçmişte hiç hizmet yapılmadığı için hizmet arttıkça ilginin de artacağı konuşuluyor. Toplum, 7 Haziran sonrası HDP'nin izlediği siyaseti yanlış buluyor ve devletin bölgeye özel ilgi göstermesi gerektiğini söylüyor. İçişleri Bakanının Van'a, Spor Bakanı'nın Diyarbakır'a gitmesi gibi bütün bakanların gelmesi isteniyor. Hatta Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan isim verilerek çağrılıyor.
Bu ısrarı deştikçe altından, sadece bölgeye ilişkin ekonomik talep değil ilginç bir siyasi talep çıkıyor. Vatandaşa göre bölgede yeni bir denge kuruluyor. Dün PKK-HDP hattının etkin olduğu, her dediklerinin gerçekleştiği bir ortamdan, şimdi devletin etkin olduğu bir ortama geçiliyor.
Bir anlamda bölgede "yeni normal" kuruluyor.
İşte bu noktada vatandaş dengenin nasıl kurulacağını da merak ediyor. Özellikle PKK karşısında bırakıp gitmeyen bir güç istiyor. Açıkçası kepenklerin zorla kapatılmadığı, siyasi rekabetin olduğu demokratik bir dönem isteniyor.
Şu çok açık, bölgede HDP ciddi bir düşüş yaşıyor. Ancak dün HDP'ye oy verenlerin bugün başka partiye yöneldiğine dair bir işaret de yok. Alternatif bir Kürt Partisi de çıkmış değil. AK Parti hala en güçlü alternatif ama o konuda da, "vatandaşa dokunan yeni bir siyaset" yaklaşımı bekleniyor.
Sokaktaki vatandaşın kafasındaki formül çok net: "Devlet devletliğini yapsın, siyaset de siyasetliğini..."