Halkın 15 Temmuz'daki destansı direnişi siyasetin de önünü açtı,
Bu, Yenikapı ruhuydu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha ilk günden bu yeni ruha dikkat çekti ve ısrarla tekrarladı. Önceki gün de AK Parti'nin 15'inci yılı nedeniyle yaptığı konuşmada, partiler arasındaki bu yeni dönemin önemine değindi. Bu önemliydi, çünkü Türkiye sadece bir darbe travması atlatmadı, bir işgal hareketini püskürttü. Bu yüzden her siyasi parti veya aktör geriye dönüp bakarken, ayrılıkları değil ortak noktaları öne çıkarmalı.
Çıkarmalı, çünkü o geçmişte hata yapmayan yok.
Sadece FETÖ'nün bugüne gelmesine bakmak bile yeterli... O yapıya kim destek vermedi ki?
Daha 60'ların başından itibaren örgütlenen bir yapıdan söz ediyoruz. İstihbaratçısından askerine, siyasetçisinden, işadamına kadar o yapıya herkes destek verdi. Peki, bu gerçek neden görülmedi? Samimiyetle herkesin bu soruya cevap vermesi gerekiyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ekranlarda daha çok, Ergenekon ve Balyoz davalarının mağdurları görüldü. Onların ciddi mağduriyet yaşadıkları konusunda toplumda ortak bir kabul var. Ama Türkiye'nin yakın tarihinde yaşanan mağduriyetler sadece o davalardan ibaret değil.
Onlardan önce ve onlardan sonra da milyonlarca insan FETÖ dahil darbeci zihniyetlerin mağduru oldu. O zihniyetlerden birini görüp, diğerini görmemek doğru mu?
17-25 Aralık darbesinden sonra bu alanda yeni bir sayfa açıldı. Birçok AK Parti'li siyasi aktör ve davayı destekleyen medya mensubu geçmişte yapılan hataları görerek düzeltme yapıp özür diledi.
Bu önemli bir başlangıçtı.
Peki, aynı şeyi 367 garabetini oluşturanlar, yüzde 47 oy alan AK Parti'yi kapatmaya kalkanlar, "411 el kaosa kalktı" diyenler yaptı mı?
Bir adım daha atalım, Ergenekon ve Balyoz davaları kumpassa 17-25 Aralık darbesi nedir? TIR operasyonlarına ne diyeceğiz?
Daha önemlisi, 17-25 Aralık darbesini gerçekleştirenlerle siyasi ittifak yapanlar, aylarca o tezgahın tapelerini gerçekmiş gibi yayınlayanlar, Meclis salonlarında ve meydanlarda seslendiren CHP'liler daha mı az suçlu?
Onlar özür dilemeyecek mi?