Siyasette istediklerini bulamayan çok sayıda profesyonel var. Onların önemli bir kesimi için parti ismi fark etmiyor.
Yeter ki bir yerde hareket olsun. CHP'de veya MHP'de bir hareketlilik mi var? Hemen siyaset kulisleri harekete geçirilir ve o hareketliliği sağlayan aktörlere övgüler dizilir. Seçimin daha yeni yapılması onlar için fark etmez.
Yarın iktidar olacaklarmış gibi bir operasyona her an hazırlar. Ama en küçük bir tökezlemede de rota değiştirmekten çekinmezler.
Şu sıralarda içi kaynayan kazana dönen CHP ve MHP'de umutlar tükenmiş durumda.
CHP'liler 2019'a kadar bir şeyin değişmeyeceğini biliyorlar ama yine de Muharrem İnce etrafında bir arayışın sürmesi işlerine geliyor. Bu arayışa Gürsel Tekin'in destek vermesi de umutları sıcak tutma amaçlı.
Tekin bir şey çıkmayacağını biliyor ama yine de kurultay sonrası Anadolu'yu dolaşarak, İstanbul'da kendisine yakın iki meclis üyesiyle İnce'ye destek vererek o umudu sıcak tutuyor.
CHP'de ikinci arayış merkezini de Baykal'a yakın isimler oluşturuyor. Bu kesim, Ankara'da "Gelenekten Geleceğe" adıyla bir araya geliyor ama sokakta bir karşılıkları yok.
MHP içindeki muhalif arayışın geldiği nokta da iç acıcı değil. Mevcut dörtlü aday içinde Meral Akşener adı başlangıçta bir heyecan yaratsa da süreci kötü yönetmesiyle düşüşe geçtiği çok açık. Şimdi ne yapacaklarını onlar dahi bilmiyor. Tekrardan imza toplamak, aynı yargı süreçlerini yaşamak siyaseten tükenişin işaretleri...
Siyaset kendi mecrasında akmayınca hukuken haklı da olsanız siyaseten kaybetmeniz kaçınılmaz. MHP'deki muhaliflerin yaşadığı da bu... Muhalefette var olan arayışların da sonu meçhul. Bu yüzden gözler AK Parti'ye çevrili. Acaba orada profesyonel siyasetçilerin önünü açacak ya da rezerv siyasi aktörlere ışık olacak bir gelişme olur mu?
Muhalefet partilerindeki umutsuz duruma karşın, 14 yıldır iktidar olan AK Parti'de, tam tersi bambaşka bir bahar havası var.
Kuşkusuz AK Parti içinden gelen ve muhalefet eden çok sayıda küskün siyasetçi var.
Hatta onlar seçimin en kritik anlarında bile sahneye çıkıp konuşmaktan, siyaset kulislerinde bol bol "İşler kötüye giriyor" propagandası yapmaktan geri durmadı. Buna rağmen AK Parti yüzde 49.5 oy alarak tarihi yolculuğunu sürdürdü.
Bu başarıdan sonra Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlık ve genel başkanlıktan ayrılması gibi içeride ve dışarıda farklı yorumlanacak ayrılıklar da yaşandı.
Hatta bazı çevrelerin beklentisi daha da yükseldi.
Ama tüm bunlar AK Parti'de bir çatlağa dönüşmedi. Dönüşmedi çünkü tabanı giderek bütünleştiren güçlü ve değişimci bir lider, Cumhurbaşkanı Erdoğan vardı.
Bu da AK Parti içinde yakın gelecekte bir hareketlenme olmayacağının işareti. Aynı şey büyük oranda CHP ve MHP için de geçerli görünüyor...
Muhalefetin muhalefeti de statükocu
Özellikle 1 Kasım seçim sonuçlarından sonra HDP de dahil muhalefet partilerinde derin sarsıntılar yaşandı ve bu partilerde köklü değişim beklendi. Ancak bunlar gerçekleşmedi.
Muhalefet, partilerdeki statükoyu değiştiremedi.
Peki neden?
Bunun görünen en önemi nedeni CHP, MHP ve HDP'de hatta AK Parti'de yönetimin değişmesini isteyenlerin, partiyi yönetenlerden daha da statükocu olmaları ve topluma yeni umut verememeleri.
Bu durumda, Meral Akşener, Deniz Baykal veya Bülent Arınç gibi siyasi aktörlerin yeni bir parti kurmaları da sonucu değiştirmeyecek.