Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Ensar Vakfı ve itibarsızlaştırma

Son dönemde yükselen toplumsal kutuplaşmayı kimlerin körüklediğini görmek için Ankara ve Brüksel'i sarsan teröre ve Ensar Vakfı'nda yaşanan tacize nasıl yaklaşıldığına bakmak yeterli. Çifte standardın, kutuplaştırıcı dilin tavan yaptığı çok olaylar yaşadık ama son dönemdeki kadarını az gördük. Özellikle de terör konusunda.
Şimdi bunun bir benzeri Ensar Vakfı olayında yaşanıyor. Bazı kesimler mal bulmuş mağribi gibi Ensar Vakfı'na ait evlerde çocukların cinsel istismara uğramasını koca bir inanca, düşünce sistemine bağlayacak kadar işin ucunu kaçırmış durumdalar.
Oysa olay çocuklar ve öğretmenlerle ilgili olduğu için çok hassas ve sorunlu bir konu. Bu yüzden olayı yorumlayanların daha sağduyulu bir yaklaşım sergilemesi gerekiyor. Ama ne mümkün, siyasi körleşme öyle bir noktaya varmış ki, dün CNNTürk'te Deniz Zeyrek'in şu sözlerine bile tahammül edilmedi, saldırıya uğradı:
"Sapık zihniyet her yere sızabilir. Yani kurumlarda sistematik şekilde böyle yapılıyormuş gibi yaklaşım yerine izleyicilerimiz sağduyulu ve objektif olmalı. Bu sapıklar bu sapık düşünce her okula sızabilir, her yere sızabilir."
Bunları söylemeyi bile suç sayan siyasi ve sosyal bir kesim var. Artık "Toplum çok kutuplaştı" diyerek de bu kesim görmezden gelinemez. O kesimin içinden herhangi biri, biraz farklı bir yaklaşım sergilediğinde nasıl tepki verildiğini defalarca gördük.
Bu kutuplaştırıcı kesime rağmen, çocukların cinsel istismarı herkesin üzerinde hassasiyetle durması gereken ve sadece bize ait olmayan önemli ve derin bir sorun.

Spotligth ve kilisede istismar
Şu sıralarda vizyonda olan bir film var; Spotligth. İzlediniz mi bilmiyorum ama öncelikle bu konuya önyargılı yaklaşanların mutlaka o filmi izlemesi gerekiyor. İyi bir "araştırmacı gazetecilik" filmi. Film, mekân ve aktörler açısından da bizdekine benziyor.
Mekân dini bir vakıf değil kiliseler, istismarın aktörleri de birden fazla ve tıpkı öğretmenler gibi toplumda saygın Katolik din adamları. Olay gerçek. Boston'da birçok gazetede haber olduğu halde önce kimse ilgilenmemiş. Yıllar sonra bir gazete yazarı konuyu köşesine taşıyınca, çok sayıda çocuğu ve çok sayıda istismarcı din adamını ilgilendiren konu yargının gündemine taşınmış. Ama bu da hiç kolay olmamış.
Kilisenin gücü, din adamlarına olan güven önemli engelleyici faktörler. Bir savcı şu değerlendirmeyi yapıyor: "Bir şeyi anlamamız gerekiyor. Bu zor bir alan, utanç duyulan, mağdurların çoğu çocuk ve konuşmak istemiyor."
O ortamda farklı bir çaresizlik yaşandığını "Rahip Tacizinden Kurtulanlar Grubu" üyelerinden biri şu sözlerle anlatıyor:
"Sevdiğiniz, saydığınız biri size çirkin bir hareket yaptığında artık bir sırrınız olmuş olur, siz de ses etmezsiniz..."
Aslında sadece Karaman'da değil, başka yerlerde üstü örtülen, sırra dönüşen nice acılar yaşanıyor. Bunların üzerine gitmek yerine, ne yazık ki Paralel'inden Gezi'cisine, PKK'lısından CHP ve HDP'sine hepsi bu iğrenç meseleyi Ensar Vakfı'na mal etmek, itibarsızlaştırmak için her şeyi yapıyor.
Ensar Vakfı adına konuşan Yasemin Darbaz Karaca da haklı olarak tepki gösteriyor: "Bu işin peşini asla bırakmak niyetinde değiliz. Ancak tüm bunlar olup biterken, vakfımızın 37 yıllık geçmişinin ve tüm hizmetlerinin, sosyal medyadaki dezenformasyon ile bir kalemde silinip atılması, adının rezilce anılması elbette kanımıza dokunuyor."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA