AK Parti, İstanbul ve Ankara gibi iki büyük kentin başkan adayını açıkladı ama hâlâ ana muhalefet partisi CHP beklemede. Üstüne üstlük parti içinde de sular durulmuş değil.
İstanbul'un aday adaylarından genel başkan yardımcısı Gürsel Tekin sürekli rahatsızlığını dile getiriyor. Hem de sert bir dille. Satır aralarında söyledikleri de öyle yenilir yutulur cinsten değil.
Siyasi nezaket kurallarının CHP'de işlemediği çok açık. İstanbul Büyükşehir için dene- yimli 4 aday adayı var: Celal Doğan, Semih Ayyıldız, Can Ataklı ve Gürsel Tekin.
Bu isimlerin hiçbiri ne CHP genel merkezinin, ne de CHP İstanbul İl'in gündeminde. Belki bu eleştirilere genel merkezin ve İstanbul İl'in bir cevabı olabilir ama Tekin'in satır aralarında dile getirdiği şu tespitlere ne diyecekleri de doğrusu merak konusu: "Adaylık konusunda en küçük nezaket koşullarının işlememesi beni incitti. Kriterler değil, belli lobilerin çabalarıyla şu şöyledir, bu böyledir denilirse örgüt de incinmiş olur."
Bu çok açık biçimde Sarıgül'ün adaylığına yöneltilmiş içeriden en sert eleştiri. Tabii aynı zamanda Tekin'i de bağlayan bir eleştiri. Çünkü hem bu tespiti yapacak, hem de Sarıgül aday yapıldığında "Gider elini kaldırırım" diyeceksiniz. O zaman bu lobilere karşı duruşunuz ve Sarıgül'e desteğiniz ne kadar samimi olacak?
Bu çelişkiye rağmen Gürsel Tekin'in duruşu, rahatsızlığını açık açık dile getirişi siyaset kulislerinde farklı yorumlanıyor. O yorum bazı çevrelerde karşılık da buluyor: "Tekin, CHP için daha uygun."
CHP yönetimi bu gerçekle ilgili mi bilemem ama sokakta, siyaset kulislerinde bu algı giderek yükseliyor. Tekin, daha sahici ve yerel yönetimler konusunda söyleyecek sözü olan bir siyasetçi olarak görülüyor.
Bu da, algı yaratmakta mahir olmakla siyaset üretmek arasında CHP'nin neyi tercih ettiğini ve neden her seçimde başarısız olduğunu gösteriyor.
Eğer, CHP işi uzatır ve İstanbul adayları arasında bir senkron oluşturamazsa, bırakın seçim kazanmayı mevcut oyunu bile almakta zorlanabilir.