Yerel ve genel seçimlerin kritik kenti İstanbul ise kritik bölgesi de Marmara'dır. Marmara bölgesi hem 25 milyonu aşkın nüfusu hem ekonomik potansiyeli hem de sosyolojik çeşitliliğiyle Türkiye'nin tümünü etkileyecek bir bölge.
Başbakan Erdoğan bu bölgenin belediye başkan adaylarını açıklarken, Anadolu'nun birçok kentinin adaylarını da açıkladı. Mardin, Siirt, Nevşehir, Niğde gibi.
Görünen o ki başta İstanbul olmak üzere AK Parti, büyük oranda yola mevcut belediye başkanlarıyla devam ediyor. Kadir Topbaş ve Recep Altepe gibi... Değişim oranı yüzde 20 civarında. Bunun anlamı çok açık: En çok oyu almak ve en az hatayla seçimleri noktalamak. Bu seçimleri 2009'a hatta biraz daha gerilere gidip 1989'a benzetenler var ama bu gerçekçi değil. Ne 2009'daki gibi derin bir küresel krizin etkisi var, ne de 89'daki gibi "daha çok özgürlük vaat eden" bir muhalefet partisi.
Tam aksine AK Parti hem yerelde hem de merkezde güçlü ve değişimci bir iktidara sahip ve "çözüm süreci" ile 100 yıllık Kürt meselesini çözme umudu veriyor.
Muhalefet ise "yeni siyaset" yerine "yeni kişiler"le seçim kazanma hesabı yapıyor. Bu da seçimlerin daha çok ideolojik eksende süreceği anlamına geliyor.
Oysa muhalefet daha özgürlükçü ve siyaset üreten bir seçim stratejisi izleseydi hem iktidar muhalefet dengesi normalleşecek, hem de demokrasi rayına oturacaktı.
Muhalefetin bu duruşu, ister istemez AK Parti'yi daha atak hale getiriyor. Marmara adayları bu açıdan da dikkat çekiyor.
Amaç belli, en azından o illerden bir ikisini kazanmak. Bu açıdan Balıkesir ve Tekirdağ'ı dikkatle izlemek gerekiyor. Balıkesir'de AK Parti çok etkili bir isimle yerel seçime giriyor: Ahmet Edip Uğur. Balıkesir'de geçen dönem MHP yüzde 41'le yerel seçimi almıştı. AK Parti yüzde 36, CHP ise yüzde 13'tü. Genel seçim tablosu ise bunun tam tersiydi: AK Parti yüzde 46, CHP yüzde 33, MHP ise yüzde 13. CHP-MHP arasında bir oy kayması olduğu çok açık.
Bu seçimde hem bu tablonun değişmesi bekleniyor, hem de hizmet almak için bölge değişim istiyor. AK Parti, kazanmak kadar oy artırmayı da önemsiyor. Çünkü muhalefet kendi yenilgisinden çok AK Parti'nin oy kaybını sorgulayacak. Onu da genel seçimlerde aldığı oyla kıyaslayarak yapacak.
Başbakan Erdoğan bu gerçeği gördüğü için, bakan veya toplumla güçlü bağı olan isimlerle sahaya çıkıyor.