Son birkaç gündür yoğun biçimde Yüksek Askeri Şûra'dan çıkacak kararlar tartışılıyor. Bu da Türkiye'nin hâlâ eski alışkanlıklarını aşmadığını ve normalleşemediğini gösteriyor.
Allah'tan güçlü bir sivil irade var ve yavaş da olsa süreç kendi mecrasında akıyor.
Son YAŞ kararlarında bir kez daha bunu gördük.
Hükümet, TSK yönetiminde kiminle çalışmak istiyorsa onu göreve getirdi.
Böylece o klasik darbeci geleneğin bir dayatması olarak topluma sunulan "teamüller" değil, sivil iradenin istemi gerçekleşti.
Bu açıdan üzerinde en çok durulan isim, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu'ydu. Adı Şırnak'taki kitapçı baskınından Ergenekon'a birçok yerde geçiyordu.
Ordu'nun eski alışkanlıklarıyla Kalyoncu adı arasında sıkı bir ilişki vardı.
Bu nedenle son birkaç gündür siyaset kulislerinde çok konuşuldu ve emekli edilip edilmeyeceği merak edildi.
Hatta imalı manşetler bile atıldı.
Belki 2003'lerdeki "Genç subaylar rahatsız" gibi manşetler veya 2010'lardaki "Bakalım Necdet Özel de bu mekânlara girebilecek mi?" gibi satır arası sert mesajlar verilmedi ama zamana ve zemine uygun niyetler ortaya kondu.
Ama tutmadı.
TSK İç Hizmetler Kanununun 35'inci maddesini değiştiren sivil irade, bu kez de "Yeni Türkiye" doğrultusunda tercihini kullandı. O tercihlerden biri Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'dı. Önünde iki general varken KKK'lığına getirildi. Eski Türkiye'yi özleyenleri ise emekli edildi.
Türkiye'de ilginç olan şu; askerler değişime uyum sağlarken ne yazık ki siviller olup biteni anlamakta zorlanıyor.
Şimdi sıra Genelkurmay Başkanlığı'nın Sivil Savunma Bakanlığı'na bağlanmasında ve askeri eğitim sisteminin değiştirilmesinde...