Seçim süreci yaklaştıkça ve siyasi kutuplaşma arttıkça toplumsal kesimler üzerinden siyaset hesabı yapanların sayısı da artıyor.
Kimi algı yaratmaya çalışıyor, kimi de kendi siyasi operasyonuna zemin hazırlıyor. Önceki gün yazdığım Cemaat-Sarıgül ilişkisini de bu açıdan ele alanların sayısı hiç az değil.
Tam da bu nedenle bu tür kritik siyasi süreçlerde aslolan tarafların kendi söyledikleri. Yazı üzerine Cemaat'in önde gelen isimlerinden bir dostum aradı. Yazıyı kendi arzuları doğrultusunda kullanmak isteyenlerin varlığına dikkat çekerek şunları söyledi:
"Hizmet Hareketi'nin siyasetle mesafesini en iyi bilenlerden biri sizsiniz. Siyaset üstü bir duruşu olduğunu, siyasi partilere ve siyasi aktörlere karşı eşit mesafede durduğunu biliyorsunuz. Yazı bu açıdan farklı bir algıya yol açtı ve birileri de bunu kullanıyor. Karşıtlık oluşturulmaya çalışılıyor. Cemaatin bir siyasi aktörü açıktan destekleme gibi bir tavrı yok ve olamaz. Ama gelenek olarak bugüne kadar hep merkezdeki sağ partileri destekledik. Ölçümüz de demokrasi ve daha çok özgürlük."
Satır aralarından çıkarttığım sonuç şu: Bugüne kadar tabanı yüzde 90-95 oranında AK Parti'ye oy veren Cemaat'in bu seçimlerdeki rotası da değişmeyecek. Bu da yönlendirmeyle değil, tabanın doğal duruşu...