Sivas Madımak'ta yaşanan o vahşetin üzerinden 20 yıl geçti ve hâlâ o konu aydınlatılamadı.
Ama şu biliniyor: O gün ve daha sonra Ergenekon dava süreciyle ortaya çıkan belgeler gösterdi ki, Madımak açık bir "derin devlet" operasyonuydu.
Doğrusu bu konuda sağ-sol veya İslamcı farklı düşünen de pek yok.
Ama algı çok farklı... Asıl suçlu dindarlar.
Burada bilinçli bir tavır var.
Özellikle Kemalizm'den etkilenmiş sol çevreler bile bile Madımak olayının operasyon boyutunu gizliyor.
Elbette sağcı ve dindar kitlelerin, 50'lerdeki 6-7 Eylül olaylarından, 70'lerdeki Kanlı Pazar'dan Kahramanmaraş'a Çorum'dan Madımak'a onlarca kitlesel olayda "Neden kolay kışkırtıldığı" gibi önemli bir sorun var ve bu küçümsenemez.
Ama bu, asıl görülmesi gereken suçluyu gölgelememeli...
Çünkü Türkiye'de kışkırtılmaya müsait çok kesim var. Alın, 4 Aralık 1945'te solcu Tan Matbaası'nın yakılıp yıkılması olayını...
CHP'nin tek başına iktidar olduğu o tarihte İstanbul Üniversitesi öğrencileri harekete geçiriliyor solcu Zekeriya Sertel'in matbaasıyla ve çok sayıda sol yayın yerle bir ediliyordu.
Klasik "Komünistlere ölüm" diye bağıran o öğrenciler arasında Süleyman Demirel, İlhan Selçuk ve Ali İhsan Göğüş gibi isimlerin olması da hiç şaşırtıcı değil.
Ayrıca şunu da biliyoruz, devreye "dindarlar" sokulmadan da onlarca iş başarıldı. Sabahattin Ali'yi öldürten kimdi?
90'larda Muammer Aksoy'dan Uğur Mumcu'ya laik aydınların katledilmesi, Gazi Mahallesi kışkırtması neyin nesiydi?
Bunları kışkırtılmaya müsait İslamcılarla mı açıklayacağız?
Önceki gün PKK'ya yakın Nuçe TV'de bir tartışma programı izledim. Gazeteci Erdal Er'in sunduğu programın konukları Aziz Nesin'in oğlu Ahmet Nesin ve Madımak'ta katledilen şair Metin Altıok'un kızı Zeynep Altıok'tu...
Madımak'ta nasıl bir vahşet yaşandığını o günleri izleyen bir gazeteci olarak iyi hatırlıyorum.
Koca ülkenin gözü önünde aydınları yakıldı ve biz o günahın ortağı olduk.
Ama en büyük günahkârlardan biri de ülkeyi yöneten iktidar ortağı "sosyal demokrat" SHP'ydi.
Bakanlar Kurulu'nda Başbakan Yardımcısı rahmetli Erdal İnönü, Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Kültür Bakanı Fikri Sağlar, İnsan Hakları'ndan Sorumlu Bakan Mehmet Kahraman gibi solcu isimler vardı.
O insanlar katledilirken hükümet ortağı sosyal demokratlar ne yaptı? Her şey bir yana İnönü'nün Oral Çalışlar'a söylediği şu sözler Sivas'ta kışkırtılan kitlelerden daha mı az önemli: "Ben de merak ettim. MİT'ten öğrenmek istedim. Bana, 'Bazı hareketlerin gazını almak gerekir' cevabını verdiler."
Dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin de şunu söylüyor: "Jandarma Alay Komutanlığı'ndan yardım istememe rağmen 8-10 saat gelen giden olmadı."
Bu gerçeği bir tarafa not edelim ve Ahmet Nesin'in şu sözlerine kulak verelim: "Doğu Perinçek verdiği sözü tutmadı ve gazeteyi kendi partisinin gazetesi gibi çıkarmaya devam etti. Aziz Nesin'in 'Şeytan Ayetleri' kitabını da yayınlatmak istediğini bildiğinden bundan faydalandı ve gazetede yayınladı. Doğal olarak da Sivas katliamının nedeni sayıldı ve suç İşçi Partisi ve Doğu Perinçek'e değil Aziz Nesin'e kaldı. Yani derin devlete bu konuda yardım eden Doğu Perinçek'ti. O şimdi Ergenekon'dan cezaevinde..."
Solun veya Alevi kesimin Madımak meselesi konuşulduğunda hiç bu konu üzerinde durduğunu gördünüz mü?
Dahası Madımak'ta babasını kaybeden Zeynep Altıok, bu iddiayı dinlediği halde dönüp tek söz söylemedi. Bu nasıl bir sol ve nasıl bir hafıza?
Son bir soru daha: Evet, Madımak'ta bilinçaltı veya kışkırtma nedeniyle dindarlar oyuna gelip suç işlediler ve derin bir acı yaşattılar...
Peki, üç gün sonra Başbağlar'da 33 köylü kurşuna dizilerek neden öldürüldü?
Bu acıyı sol neden sorgulamaz?