Nihayet askeri darbelerin gerekçesi sayılan İç Hizmet Kanunu'nun 35'inci maddesi değişiyor.
O madde Silahlı Kuvvetler'e: "Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumak" görevi veriyordu.
Şimdi o görev şöyle tanımlanıyor: "Ülkeyi yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı koruma."
Yeni tanıma eklenen şu görev de anlamlı: "Uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmak." İçe kapanıklıktan çıkıp normalleşiyoruz.
Aslında 12 Eylül, 28 Şubat gibi darbelerin, Balyoz ve Yakamoz gibi darbe girişimlerinin yargılandığı bir ülkede, o darbelere dayanak olan bir maddenin yürürlükte kalması çelişkiydi.
Er veya geç değişecekti. Bugün değişecek olması önemli ama geç kalındığını da kabul etmek gerekiyor.
AK Parti, bu tür tarihi değişimleri biraz zamana yayarak yapıyor.
Eminim, bir veya iki yıl önce bu kanun değişseydi bugün AK Parti'ye yöneltilen eleştiriler bu kadar artmazdı. AK Parti'nin 11 yıllık iktidarı döneminde yaptıklarının çoğunu halk biliyor ama birçoğu da ya iyi anlatılamadığı ya da zamanında yapılmadığı için farklı "algı" yaratıyor.
Aynı şeyi şimdi Taksim Gezi Parkı olayları vesilesiyle gündeme gelen Alevilik meselesinde de görüyoruz.
Onca çalıştay yapan, Alevileri görünür kılan bir iktidar kendisine kurulan tuzağı görmesine rağmen Alevi meselesini çözecek o ilk adımı atamadı.
Şimdi hazırlıklar yapılıyor. Sanıyorum 35. maddenin hemen ardından bu konuda önemli adımlar gelecek. Bunun başında da dün yanlışlıkla 177 sayılı dediğim ama 677 sayılı kanun olan "Tekke ve Zaviyeler Kanunu"nun kaldırılması geliyor.
Kim ne derse desin, eksikliğine rağmen Türkiye bir demokratikleşme devrimi içinde.
1960 askeri darbesinden sonra hazırlanan İç Hizmet Kanunu'nun 35'inci maddesi tam 52 yıl sonra değişiyor. Bu az şey değil. Bugüne kadar hiçbir sivil iktidarın göze alamadığı bir adım bu. Bırakın 80 öncesini, 1990'larda iktidar ortağı "sosyal demokrat" SHP bile bunu değiştirme girişiminde bulunmadı.
Darbelere gerekçe yapılan bu maddenin kaldırılması demokratikleşmenin önündeki en büyük risk ve engeldi. Bu adımla askeri vesayetin hukuki dayanağı da ortadan kaldırılmış oldu. Şimdi sıra, askeri vesayete güç veren "merkezi devlet" ve "sivil toplum kurumları" içinde kümelenen güç odaklarının demokratikleşmeyle tasfiyesinde.