Bir haftadır sinemalarda Sinan Çetin'in yeni filmi "Çanakkale Çocukları" oynuyor. Önceki gün gidip çok tartışılan hatta haksız biçimde saldırıya uğrayan bu filmi izledim.
Filmin sinematografik yanını işin uzmanlarına bırakıyorum. Beni ilgilendiren ve eminim sizin de ilginizi çekecek olan filmin ne anlattığı.
Film, içinden geçtiğimiz süreç açısından deyim yerindeyse "ezber bozuyor" ve mutlaka izlenmesi gerekiyor.
Her türlü "savaş"ın nasıl bir çılgınlık olduğunu, nasıl bir yıkım yarattığını yürekli bir biçimde dile getiriyor ve insanı sarsıyor..
İçeride şiddetin sürdüğü, Suriye'yle tezkereye uzanan bir gerilimin yaşandığı bir zeminde savaşın acımazlığını, yıkımını teorik olarak bilsek de hissetmek başka bir şey ve film bize bunu gösteriyor.
Sinan Çetin, işin kolayına kaçıp Enver Paşa'nın 100 bine yakın askeri kırdırdığı Sarıkamış üzerinden bu filmi çekebilirdi. Ama o riske girerek üzerinde her kesimin "haklı savaş" diye ittifak ettiği ve 450 bin genç hayatın yok olduğu Çanakkale Savaşı üzerinden bize savaşların yarattığı dehşeti anlatıyor.
Bunu yaparken de "anneler savaş alanlarına müdahale ederse savaşları durdurabilir" diyor. Bu gerçek bugün Türkiye'nin de önünde duruyor.
Filmde güçlü oyuncular kadar yeni oyuncular da rollerinin hakkını veriyor. Ama özellikle hikayeyi anlatan ses, teğmen rolündeki Yavuz Bingöl'ü mutlaka izlemek gerekiyor.
Sinan Çetin bir rüya da olsa savaşların, kolay ölümlerin olmaması gerektiğini söylüyor. Barışı savunan bu filmi mutlaka izleyin.