Bodrum'da ünlü işadamı Vehbi Yazıcı tam 12 yıldır evinin önünde yükselen "kaçak şato" ile mücadele ediyor.
Bu mücadelenin mahkeme boyutunu birkaç kez kısaca yazdım. 2001'de evinin önünde yükselen "kaçak şato"yu durdurmak için mahkemelere başvuran Yazıcı, Danıştay'ca onaylanmış yıkım kararı aldırmasına rağmen sonuç alamadı. Bina hâlâ ayakta ve Yazıcı da hâlâ mahkemelerle boğuşuyor.
İlginç bir kaçak yapı öyküsü... Bir anlamda kentlerimizin çarpık yapılaşma öyküsünün özeti gibi.
Ortada mahkeme kararı, bilirkişi raporları var ama ne yazık ki Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon ve ekibi bu yıkımı gerçekleştirmediği gibi daha vahim bir karar veriyor; "tadilat ruhsatı." Amaç da kaçak yapıyı yasallaştırmak.
Bu durumda AK Parti iktidarının ilk yıllarında kaçak yapı yapanlara, yapılmasına göz yumanlara ceza öngören 184'üncü maddenin ne işe yaradığını doğrusu merak ediyorum.
Yasa var ama o yasayı uygulayacak irade olmayınca sorun çözülmüyor.
Çünkü kent rantını bir biçimde kontrol altında tutmak isteyen yerel iradeler, yasayı delecek yeni yöntemler geliştirmekte hayli ustalaşmış durumda.
Yıkım kararı verilen binayı yıkması gereken belediye, görevini yapmıyor tam aksine o kaçak yapıyı yasallaştıracak "cinlik" diyebileceğimiz "tadilat ruhsatı" yolunu açıyor.
Bu yaklaşımla kentleri çirkinleştiren kaçak yapılaşmayla baş etmek mümkün mü?
İşadamı Vehbi Yazıcı vatandaş olarak hâlâ yargıdan umudunu kesmiş değil. İlk davadan tam 10 yıl sonra 3 Kasım 2011'de bu kez, Bodrum Belediye Başkanlığı'nın verdiği "tadilat ruhsatı"yla ilgili yürütmeyi durdurma davası açtı.
Bu tür davaları gördükçe insan düşünmeden edemiyor: Bir ülkede kaçak yapıyla vatandaş mücadele ederken yerel yöneticilerin o yapılara göz yummasında gariplik yok mu?
Acaba bu sonuçta şato sahibinin ABD'nin ünlü Lockheed uçak firmasının Türkiye temsilcisi; Edip Sabahattin Mete olmasının bir etkisi var mı?
Daha önce de yazdım, yasa etkili olmuyor ve mahkeme kararları uygulanmıyorsa vatandaş ne yapacak?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na duyurulur.