2012 kar bereketiyle başladı. Umarım felakete dönüştürmeden karın bereketinden yararlanmayı beceririz.
Kar sadece doğaya değil, turizme de bereket getirdi. Sömestr tatili nedeniyle 3 günlüğüne gittiğim Uludağ inanılmaz kalabalıktı. Turizmcilerin söylediğine göre Kartalkaya, Erzurum, Erciyes, Sarıkamış ve Ilgaz da öyle... Büyük kentlere yakınlığı ve kayak sporunun pahalılığı nedeniyle Uludağ biraz farklı ve şanslı tabii...
Bu yüzden eskiden, Uludağ'la ilgili haberlerde hep aynı başlık atılırdı: "Sosyete zirvede"
Belki hâlâ değişimi görmeyenler aynı başlığı atıyor olabilir ama ben pek sosyeteden kimseyi görmedim. Ali Ağaoğlu hariç tabii... Onun da ne kadar "sosyete" olduğu tartışılır. O nev-i şahsına münhasır, Rolls Royce arabasıyla gecekondu semtlerine gidip halkla muhabbet edebilen ender işadamlarından biri...
Bir fenomen aslında... Otel lobisine indiğinde 5 yaşından 55 yaşına kadar kadınerkek herkes fotoğraf çektirmek istiyor.
Hepsi de "Orta sınıf"tan... O ailelerin kayakla buluşmasında çocukların etkisi çok büyük...
Bir anlamda orta sınıf aileleri "çocuklar" değiştiriyor. Zaten çocuklar kayak yapıyor, çoğu anne baba ise izliyor. Lobiler bu yüzden her saat kalabalık. İlginçtir Uludağ kalabalığı da tıpkı Bodrum, Marmaris, Kuşadası gibi kıyılarda veya şehir merkezlerindeki iktidara muhalif bir siyasal düşünceye sahipler. Ve hep ülkenin battığından söz ediyorlar.
Bu negatif enerjiye ve biraz da üşütmeme rağmen Uludağ güzeldi. Orta sınıfın kış tatili yapıyor olması da Türkiye'nin değişimi açısından umut verici.