Son yirmi yılda Güney Afrika'dan Brezilya'ya, Macaristan'a, Eritre'den Tayland'a çok sayıda ülke halkı kendi anayasalarını yaptı.
Peki, darbecilerin anayasa yaptığı Türkiye toplumu kendi anayasasını yapar mı?
İşte 12 Eylül referandumunun yarattığı sivil zemin belki de ilk kez Türkiye halkının önüne yeni bir anayasa yapma şansı koyuyor.
Aslında başta AK Parti, CHP ve BDP olmak üzere 2011 seçimlerine giderken kendi anayasa taslaklarını açıklayacaklar.
Henüz siyasi partiler cephesinde yeni anayasa hazırlığına ilişkin bir işaret yok ama sivil toplum harekete geçti.
"Yeni Anayasa Platformu" adıyla harekete geçen Adalet Ağaoğlu, Yücel Sayman, Ümit Kardaş, Osman Can ve Mehmet Uçum dün İstanbul'da Anayasa Çalışma Grubu'yla buluşarak "Sivil Anayasa" çalışmalarını başlattılar.
Grubun yola çıkış ilkeleri çok netti:
Özgürlükleri anayasal düzenin temeline yerleştiren,
Devlet aygıtını özgürlükleri hayata geçirecek şekilde etkinleştiren,
Toplumun verdiği vekaletle Meclisi siyasal işleyişin merkezine alacak şekilde devleti yeniden yapılandıran,
Devlet erklerini toplumun tüm renklerine açık hale getiren ve yerelden merkeze katılımcılık temelinde topluma yaklaştıran,
Bireysel özgürlükleri ve demokratik siyasal işleyişi garantileyen bir denetim sistemini kuran bir anayasa...
Platform'un İstanbul Taksim Nippon Oteli'ndeki ilk toplantısına giderken "İnsancıl Anayasa"nın hazırlanması için kimlerin çağrıldığını merak ediyordum.
Listeye bakınca AK Parti, CHP, MHP, BDP, Has Parti ve HAKPAR gibi mevcut partiler başta olmak üzere, Türkiye toplumunun her kesimine çağrı yapıldığını gördüm.
Siyaset dünyasından sadece eski DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, AK Parti Grup Başkan Vekili Ayşenur Bahçekapılı ve EDP Genel Başkanı Yardımcısı Erol Katırcıoğlu vardı ama Türkiye'nin yetiştirdiği aydınların önemli bir kesimi oradaydı.
Çağrılı olanlar arasında CHP Parti Meclisi Üyeleri Sencer Ayata, Binnaz Toprak, Sezgin Tanrıkulu gibi isimler vardı.
Toplumsal kesimler açısından da başta "endişeli modernler" olmak üzere Kürt, dindar, Alevi, azınlık, işçi-işveren, kadın genç, çevreci birçok kesime çağrı yapılmıştı.
Ortaya çıkan eksikliği gören Zülfü Dicleli şöyle dedi:
"Endişeli modernler burada olmadığı sürece kendi kendimize bir anayasa hazırlamış olacağız..."
Bu eksiklik tamamlanır mı bilinmez ama ilk kez sivil ve sıfır kilometre bir anayasa için ilk adım atılıyordu. Sonra Türkiye turu başlayacaktı. İl il gezilerek, insanları dinlenecek ve "Nasıl bir anayasa istiyorsunuz?" sorusuna cevap aranarak bu hazırlık Türkiye toplumuna mal edilecekti. Platformun ilk gününden çok sayıda farklı isim nasıl bir anayasa yapılmasını ve hangi yolun izlenmesi gerektiğini kısa kısa anlattı.
Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can birey olarak herkesi göreve çağırıyordu:
"Toplum kendi anayasasını yaparken devleti referans almamalı. Çünkü bugüne kadar bu toplumun devleti olmadı; devletin milleti ve ülkesi oldu. Şimdi Türkiye'de bir tarih yazılıyor. Hepimiz bu tarihin bir aktörü olabiliriz."
Avukat Mehmet Uçum ise genel ihtiyacı dile getiren bir tesit yaptı:
"Yeni anayasa elitist, popülist, formalist, lokalist ve iktibas anayasası olmamalı."
Eski DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, toplumun tümünü kucaklayacak bir anayasa formülünü şöyle özetliyordu:
"Yüzde 58'le yüzde 42 arasında köprü olunabilirse hayalimizdeki ideal anayasaya yaklaşabiliriz. Bunu da siyasetçiler değil, sivil toplum yapabilir."
Konuşmacılardan Tarihçi Cemil Koçak ise önemli bir noktayı vurgu yaptı: "Mevcut siyasi aktörleri dikkate almadan yeni bir anayasa yapmak zor..."
İşadamı Adnan Dalgakıran'ın önerisi ise çift standarda dikkat çekiyordu:
"Türkiye'de her kesim kendisinin ne istediğini söylüyor ama başkası için ne istediğini ya saklıyor ya da söyleyemiyor. Bu nedenle bu topluluğu, Türkiye mozaiği haline getirip tartışmamız gerekiyor."