Bir hafta önce bugün, yani 24 Haziran tarihli yazıda Başbakan Erdoğan'a çağrıda bulunmuş ve Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesi gerektiğini söylemiştik.
Konu birkaç gündür bütün boyutlarıyla tartışılıyor.
Önceki gün de partilerin grup toplantılarında ele alındı.
MHP'nin tavrı belli... Sert bir siyasi söylemle Öcalan'ın idam edilmesi isteniyor. Bu yaklaşım çözüm olabilir mi?
29 Haziran 1925'te İstiklal Mahkemeleri, 46 arkadaşıyla birlikte Şeyh Said'i astı.
1938'de bu kez Seyit Rıza, oğlu ve arkadaşlarıyla birlikte asıldı.
Tarihin diğer acı olaylarını anmaya gerek yok. İdamlar ve yok etmelerle Cumhuriyet'in bir şey kazanmadığını, aksine yara aldığını biliyoruz. Ve ne yazık ki 85 yıl sonra asılanların torunları dedelerinin mezarını arıyorsa o yaranın hâlâ kapanmadığını da biliyoruz.
İşte "Demokratik açılım" süreci bu yaralara merhem olabilir diye umut yaratmıştı hâlâ da o umut bitmiş değil.
Önceki gün de Diyarbakır, Mardin ve Batman'da yeni bir umut yükseldi. Belki de ilk kez bu düzeyde yüzlerce sivil toplum örgütü bir araya gelerek, devlete de PKK'ya da çağrıda bulundu.
O sıkışmış coğrafyadan bu denli güçlü bir sivil ses çıkıyorsa, siyaset buna kayıtsız kalamaz.
Bu nedenle siyasi parti liderlerinin bir araya gelmesinde yarar var.
Bu görüşmenin gecikmesi bana 70'li yılların sonunu hatırlatıyor. O dönemi yaşayanlar bilir, Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel'le CHP lideri merhum Bülent Ecevit, aylarca Cumhurbaşkanı seçimi için bir araya gelmedi.
Eğer gelebilselerdi belki de 12 Eylül darbesi olmayabilirdi.
"Uzlaşırsak ben değil, o kazanır" kaygısıyla uzlaşmaya yanaşmayan siyaset sınıfı aslında kendi itibarını yok ediyor. Daha önemlisi sivilleri beceriksiz göstermek isteyen "Askeri vesayet sisteminin" istediğini yapmış oluyor.
Darbelerin de ortak gerekçesi bu değil mi?
Evren sık sık şöyle diyordu:
"Siviller bu işi yapamadığı için biz el koyduk."
Türkiye'de AK Parti iktidarıyla birlikte yıllardır darbeci güçler böyle bir zeminin doğması için ellerini ovuşturup durdu. Hatta kaos yaratmak için cinayetler işletip, bombalar patlattı.
Bugünlerde de ellerini ovuşturup siyasi kriz sürecinin derinleşmesini bekleyenler var.
Bu beklentiyi boşa çıkartmak için Başbakan Erdoğan başta Kılıçdaroğlu olmak üzere herkesin kapısını çalmalı ve yeni bir süreci başlatmalı...