Kurultay'dan sonra CHP'de neler olup bittiğini anlayan var mı acaba? İstanbul il başkanlığı ekseninde çıkan kavga neredeyse "değişim rüzgârını" bile gölgede bıraktı.
Ama bu kavganın boşuna yapılmadığı çok açık...
22 gün direnen Gürsel Tekin sonunda İstanbul'a veda etmek zorunda kaldı ama kişisel hanesine de artılar yazdırdı.
Ama asıl kazanan yine Önder Sav oldu.
Bir süreliğine de olsa CHP'nin kavgalı parti görüntüsü vermesine yol açtı ama İstanbul gibi bir ili elde ederek de önemli bir hamleye imza attı.
Hem de büyük medya desteğine rağmen...
İşin ilginç tarafı şu: Sanki bu oyun, çok daha önce, yani kurultay sürecinde kurgulanmış, sonra da adım adım hayata geçirilmişti.
Çünkü İstanbul'un, hem Türkiye'yi etkilemek açısından elde tutulması gerekirdi, hem de Tekin'i bir kez daha güçlü kılmamak için önemliydi.
Ortaya çıkan sonuca bir bakın; CHP tarihinde başka bir örneği var mı bilmiyorum; Berhan Şimşek önce MYK'ya seçiliyor sonra da İstanbul'a İl Başkanı olarak atanıyor.
Ve insanın aklına şu soru takılıyor: Acaba CHP'de başka adam yok mu?
Kuşkusuz bu soru Berhan Şimşek'in kişiliği ve siyasi kimliğiyle ilgili değil. Ortada izleyenlerin anlayamadığı garip bir durum olduğu içindir.
Günlerce İstanbul İl Başkanı eksenli tartışmaya rağmen bir adım atılmıyor, kavga yükseltiliyor ve bir an geliyor Sav devreye girip sorunu çözüyor.
"Kemal Bey, o arkadaşımız MYK üyesi olmak istemiyor mu? Onu buraya alalım Berhan'ı oraya atayalım."
Olay bir dakikada çözülüyor.
Peki, neden bu noktaya kadar beklendi?
İşte "kurt politikacı" olmak böyle bir şey. Bu hamleyle hem İstanbul il, sorunsuz biçimde, olağanüstü kongreye gitme riskine girmeden el değiştirmiş, hem de Gürsel Tekin kâğıt üstünde zafer kazanmış gibi gösterilerek etkisiz hale getirilmişti. Eğer, Tekin devreden çıkartılmasaydı İstanbul ilin olağanüstü kongreye gitmesi engellenemezdi. Şimdi Berhan Şimşek rahat bir şekilde yeni bir yönetim oluşturacak. Bu arada merak ediyorum; acaba İstanbul il yönetiminden istifa ederek "yol açan" 8 eski il yöneticisi nasıl mükâfatlandırılacak?
Tekin'in yukarıda ne yapacağına gelince... İşi zor. Öncelikle şu merak ediliyor: Madem MYK üyesi olacaktı o zaman neden ilk Parti Meclisi toplantısında seçilmedi?
Daha ilginç bir kaygıyı, Sav'a yakınlığıyla bilinen Ali Topuz, www.hurhaber.com'a verdiği demeçte dile getiriyor:
"Gürsel Tekin için mahkeme kararı var. 2.5 yıl hapis cezası kesinleşmiş ve 2.5 yıl kamu görevinden yasaklanmış birisi. Şimdi diyelim ki böyle biri geldi ve genel başkan yardımcısı oldu. Bir müddet sonra da davası Yargıtay'da onaylandı. Kelepçeyi taktılar, götürdüler. Bu parti için olacak şey mi?"
Sahi ne olacak o zaman? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıkıp ne diyecek?
Peki, Tekin ne diyor?
Onun cevabı parti içinde bu kavganın bitmediğini gösteriyor: "İktidarın bile cesaret edemediği şeyleri benim arkadaşlarım bana yaptı. İstanbul lobisidir. Bu lobi ile mücadeleyi tek başıma vereceğim. Bu partide kirli ilişkiler olmayacak."
40 gün önce 40 gün sonra
Bu noktada ilginç bir hazırlığı da dikkatle izliyorum, Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, "Yargılanıyorum partime zarar vermemek için istifa ediyorum" diyor. Adapazarı CHP il başkanı da benzer bir açıklama yapıyor. Bunların altında hem kamuoyuna hem de bazı partililere ince bir mesaj var.
Bu arada Tekin'in MYK'ya ne zaman seçileceği de önemli. İki ayda bir toplanan MYK, olağanüstü toplanmazsa sanıyorum ikinci toplantısını 40 gün sonra yapacak.
Geçen 40 günde neler olduğuna bakınca gelecek 40 günün neler getireceğini kestirmek pek kolay değil.
Hâlâ masamda CHP'nin 33'üncü Olağan Kurultayı'yla ilgili Parti Meclisi Çalışma Raporu, Kutlu Doğum Haftası'yla ilgili Baykal'ın konuşmasının yer aldığı broşür ve diğer kitapçıklar duruyor. O günlerde her şey Baykal etrafında dönüyordu, bugün ise adını bile anan yok.
Kim bilir önümüzdeki 40 günde daha neler göreceğiz...