Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Siyasete müdahale edenler bulunacak mı?

Bir kaset, CHP liderliğini de CHP'lilerin hayatını da değiştirdi. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. CHP'liler 8 Mayıs öncesine göre daha umutlu... Hatta toplumun önemli bir kesiminde de aynı enerjiyi görmek mümkün.
Bir siyasetçinin dediği gibi
"Şeytani plandan rahmani sonuç" çıkmış görünüyor.
Baksanıza kimse sonuçtan şikâyetçi değil. Ancak ortada aydınlatılması gereken, siyasete düzenlenmiş bir komplo var.
Bunu kim yaptı ve hedefi neydi?
Bu konuda çok sayıda iddia ve öngörü var.
Kaset skandalından hemen sonra şu satırları yazmıştık: "Kulislerde sadece CHP düşmanlarının değil, 'dostları'nın da harekete geçmiş olabileceğinden söz ediliyor. Bu operasyonun CHP'yi bir türlü büyütemeyen Baykal ve ekibinin değişmesi için bizzat 'derin yapı' tarafından yapıldığı konuşuluyor.
Bu fikri ileri sürenlere göre, operasyon CHP'de yeni bir süreç başlatabilir. Üç olasılıktan söz ediliyor:
Bir: Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin'in önünü açmak.
İki: Bir süredir CHP için hazırlık yaptığı bilinen Süheyl Batum'u ortaya çıkarmak.
Üç: Zayıf bir CHP ile Mustafa Sarıgül'e yol vermek."
9 Mayıs'ta yazdığımız yazıda ne Kılıçdaroğlu'nun adaylığı belliydi, ne de Batum'un parti meclisi üyeliğine getirileceği...
Kuşkusuz bu iddiaları onlarla ilişkilendirmek doğru değil. Ancak, siyaseti dizayn edenlerin neyi hedeflediklerini açığa çıkartmak açısından ipuçları verdiği de kesin.
Benzer şeyler son birkaç gündür bolca yazılmaya başlandı. Baykal bile medyanın bir kesiminin komplonun içinde olduğunu iddia ediyor.
Faklı ülkelerin de devrede olduğundan söz ediliyor.
Kaset olayını kimlerin planladığına dair birkaç olasılık öne çıkıyor.
İlk sırada küresel sistemin Türkiye siyasetine bir çeki düzen vermek istemesi geliyor.
İkinci sırada AK Parti iktidarından rahatsız olan bölgede etkili bir ülke ile içerideki güç odaklarının işbirliği yapması var.
MOSSAD-Ergenekon işbirliği gibi...
Üçüncü sırada ise daha önce de söyledim, darbelerden umudunu kesen statükonun kendini yenileme ihtiyacı, yani Neoergenekon yapılanmasının siyasete müdahalesi...
Şimdi bu bilgiler ışığında sizi CHP'nin 2005'teki 13'üncü olağanüstü kurultayına götürmek istiyorum.
Hani Mustafa Sarıgül'ün aday olduğu o sert kurultaya... O kurultaydaki konuşmasında rakibi Sarıgül'ü ağır eleştiren Baykal, teşekkür için kürsüye geldiğinde çarpıcı bir tespit yapıyordu:
"Önümüzdeki günlerde CHP'ye yönelik tertipler, iftiralar olabilir. Korkmuyoruz."
Kurultayı kazanan Baykal'ın ne demek istediği o günlerde anlaşılmamıştı. Daha önemlisi kendisi de pek umursamamış ki, özel ilişkilerini sürdürmekten çekinmemiş... Yıllar sonra kaset olayı ortaya çıkınca o günkü sözün neden söylendiğinin ipuçlarını öğrendim. Deneyimli bir CHP'li ile konuşurken şöyle diyordu: "Baykal'ın yetersizliğini görenler daha o günlerde harekete geçmişti. Olağanüstü kurultaydan önce bir gün beni dönemin İstanbul il başkanı aradı. Çok acil görüşmek istediğini söyledi. Gittim Baykal'ı yıkmak karşılığında dışarıyla bağlantılı birilerinin kendisine yüklü para teklif ettiğini anlattı. Durumu değerlendirip Baykal'a bildirdik. Baykal da kurultay konuşmasında üstü örtülü olarak bu girişimden söz etti. Elimizde belge olmadığı için işin üstüne gidemedik.
Şimdi de aynı güç devreye girmiş olabilir. Ama bu kez işi sıkı tutmuşlar."
Kuşkusuz yargı, siyaseti dizayn etmek isteyenleri mutlaka açığa çıkarmalı. Ancak CHP yönetimi de hem bu konuda bir şeyler yapmalı, hem de siyaseti kişisel ilişkileri uğruna kirletenleri artık teşhir etmeli...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA