Bugün MHP 9'uncu Olağan Kurultayını yapıyor. 40 yılı geride bırakan MHP'nin bu kurultayı, aslında "Demokratik Açılım" süreci olmasaydı rutin bir kurultayın ötesine geçmeyecekti.
Çünkü ne parti içinde değişim yaratacak bir muhalif ekip var, ne de MHP yönetimi merkezi kucaklayabilecek yeni bir açılım içinde.
Aslında var olan muhalif sesler de bizzat genel başkanın ağzından "Milliyetçi Hareket Partisi'ni sanal ve yapay süreçlerle meşgul etmek, kronik bunalım partileri gibi hizipleştirerek gözden düşürmek"le suçlanınca fazla etkili olamadı.
İşte bu noktada MHP'nin önüne yeni bir fırsat daha çıktı: Açılım süreci...
29 Mart seçimlerindeki yükselişi de arkasına alan MHP yönetimi, bu fırsatı iyi değerlendirdi ve yüksek gerilimli bir siyasete dönüştürerek muhaliflere hiç şans tanımadı.
Bu yüzden MHP'nin 9. Olağan Kurultayı mevcut yönetim içen tam bir "dikensiz gül bahçesi..."
Bu kadar rahatlığa rağmen MHP kurultayı bazı riskler de taşıyor.
MHP'yi ve milliyetçi hareketleri yakından izleyen sosyolog Doç. Dr. Erdinç Yazıcı, önce ilgi çekici bir tespit yapıyor:
"Bu rutin kurultaylardan biri... Ama bunu önemli kılan, MHP'nin içindeki dinamikler değil, Türkiye'nin genel konjonktüründeki yeni fotoğraflardır."
Doç. Yazıcı, "yeni fotoğraflarla" açılım sürecini kastediyor ve MHP'nin süreç içi ve sonrasındaki rolüne dikkat çekiyor: "Ben MHP'nin bugünkü rolünü önemsiyorum ve çok gerekli buluyorum.
Türkiye'nin bu sorununu çözmeye dönük iradesine de, büyük bir destek veriyorum.
Fakat ileriye dönük olarak bu rol, siyasetteki rolünde değişiklikler getirebilir.
Bu çok önemli... Merkez parti olma vasfını ciddi olarak kaybedebilir. Eğer süreç iyi yönetilemeyip savrulursa böyle bir risk var."
MHP savrulacak mı, yoksa kurultaydan bu sürece ışık tutan sonuçlar mı çıkacak, ileride göreceğiz. Ama bu riske rağmen şu gerçeğin altını çizmek gerekiyor; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli son dönemde kullandığı sert siyasi üsluba rağmen sokaklarda etnik bir çatışma yaşanmaması için önemli ve etkili bir rol oynamayı sürdürüyor.