Demokrat Parti ile Anavatan Partisi'nin birleşmesine şu aşamada toplum ilgi göstermese de siyasetle ilgili kesimler hayli ilgi gösterdi.
Ağırlıkla da negatif bir ilgiydi bu...
Kimi bu birleşmeyi "ölü doğum", kimi "yaşlılar koalisyonu" kimi de "Ergenekon limanı"na demir atan "Son Mohikanlar"ın son çarpınışı olarak niteledi.
Ama en çarpıcı yorum internet'teki bloglardan birindeydi: "Menopoz dönemini çoktan geçmiş dul bir kadının, içinde biriktirdiği gazı, çocuk zannetme hali... Bir tür nevrotik hal..."
Doğrusu hiç yabancısı olmadığımız toplum mühendisliğinin bir ürünü olarak kotarılan "Yeni" DP'nin böyle yorumlanması beni hiç şaşırtmadı.
Şaşırmadı çünkü birleşmeyi kotaran Demirel, Cindoruk ve Mesut Yılmaz olunca toplumun böyle tepki vermesi çok doğal.
Ama beni asıl şaşırtan o fotoğrafın içinde yer alan 3 isim oldu. Nesrin Nas, Celal Doğan ve Mehmet Ali Bayar...
Bu üç ismi, her zaman kendilerini yenileyen ve zamanın ruhunu anlamaya çalışan siyasetçiler olarak gördüm ve zaman zaman görüşlerini bu köşeden iletmeye çalıştım. Ama salonda Cindoruk'un Ergenekon eksenli konuşmasını dinlerken, "Bu isimlerin burada ne işi var?" diye düşünmeden edemedim.
Çünkü üçü de bana göre demokrattı ve geçmişten ders çıkarmaya çalışan iyi niyetli siyasetçilerdi.
Şimdi karşımda oturan ve "Ama'sız demokrasi"yi savunan bir Nesrin Nas, Ayışığı, Sarıkız gibi darbe girişimlerini görmezlikten gelen, 367'yi dayatan, 27 Nisan e-muhtırasını sevinçle karşılayanlarla bir yol arkadaşlığına çıkıyor.
Türkiye böyle mi normalleşecek?
28 Nisan 2007 günü köşemde Nesrin Nas, Meclis'e girmeyen DYP ve Anavatan'ın çıkacak krizin ağır faturasını ödeyeceğini söylemişti.
Peki, şimdi kendisi ne yapıyor?
Bayar'a ağır itham!
Kongre salonundaki koltuğuna iliştirilmiş gibi oturan "Sosyal Demokrat" Celal Doğan'ın durumu daha da vahim.
Hadi 68 kuşağının genç liderliği tarih oldu diyelim.
Peki, daha birkaç yıl önce içinde Kürt siyasi hareketlerinin de olacağı ve Türkiye'yi gerçek demokrasiye kavuşturacak bir hareket için yola çıkan biri, şimdi nasıl olur da "Ergenekon Avukatları" ile birlikte olur?
Deniz Baykal'dan kaçıp, Demirel ve Yılmaz'ın kapsama alanına girmenin neresi farklı?
Ufuk Söylemez'le Celal Doğan'ı bir araya getirmek gerçekten müthiş bir fikir olsa gerek.
Doğrusu hem Nas'ın hem de Celal Doğan'ın bu yapı içinde olacağı çok önceden belliydi. Bana göre belli olmayan tek isim ise Mehmet Ali Bayar'dı.
Son dönemlerde darbe karşısında demokrasiye sahip çıkan, Kürt açılımıyla başlayan 'Demokratik Açılım'a destek veren Bayar'ın son anda ortaya çıkıp Cindoruk'un yönetiminde görev alması, hatta bu birleşmeyi "Türkiye'nin önünü açacak girişim" olarak nitelemesi gerçekten şaşırtıcıydı.
Bayar'ın bu tavrını görünce bir önceki kongrede Süleyman Soylu'nun kendisini sıkıştıranlara söylediği şu sözleri hatırladım:
"Ben Bayar için kongreden çekilebilirim. Ama Bayar sizin tanıdığınız gibi biri değil. O bağımsız hareket edemez. Demirel ne derse onu yapar."
Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Ordu içinde cuntaların yuvalandığı, siyaseti bitirme planlarının yapıldığı bir dönemde demokrat tavra, demokrasiyi savunmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
DP içindeki bu üç isimin, önümüzdeki hafta başında toplanacak DP'nin ilk Genel İdare Kurulu'nda nasıl bir rol oynayacakları ve demokrasiye sahip çıkıp çıkmayacakları yine de önemli bir gösterge olacak.
Merak ve ilgiyle izleyeceğim...