Bu ülkede ne zaman Kürt ve Kürtçe ile ilgili bir "tespit" veya bir "açılım" dan söz edilse ortalık hep karıştı.
Tespiti yapan Cumhurbaşkanı Özal da olsa bu değişmedi.
Rapor hazırlayan bu ülkenin kurucu partisi CHP'nin devamı SHP de olsa topa tutulmaktan kurtulmadı.
Tabii konuyu dile getiren, merkezde bir siyasi parti ve kişi değilse durum daha da vahimdi.
Ya medya linç etti, ya cezaevine gönderildi ya da faili meçhul bir cinayete kurban gitti.
Bu konuda binlerce insan ciddi bedel ödedi.
Bunlardan biri de 1989 yılında "Kürt Raporu" hazırlayan SHP'ydi. SHP'nin o günkü "sosyal demokrat" yöneticileri en hafif deyimle "bölücülükle" suçlandı.
Önceki gün Başbakan Erdoğan bu rapora ilişkin çok çarpıcı bir tespit yaptı:
"Biliyorsunuz CHP'nin 1989 raporu belli. Bu işimizi kolaylaştırıyor aslında. Yalnız var ya, Sayın Baykal'ın o raporundakileri biz hayal bile edemeyiz…"
CHP'liler bu satırları okurken ne düşündüler bilemiyorum ama ben en azından 20 yıl sonra da olsa Başbakan Erdoğan'ın bir hakkı teslim etmesine sevindim
Çünkü 12 Eylül'den yeni çıkılan o koşullarda "Türk Devleti" yerine "Türkiye Devleti", "Türk insanı" yerine "Türkiye insanı" gibi daha kucaklayıcı bir kavramı koymak, asimilasyon politikasına karşı çıkmak pek kolay göze alınabilecek bir şey değildi.
Zaten kolay da olmadı.
SHP'ye sağ siyasi kesimden, gazetelerden, köşe yazarlarından inanılmaz bir saldırı geldi.
O günlerde iktidarda Anavatan Partisi vardı. Özal Cumhurbaşkanı, Yıldırım Akbulut ise başbakandı.
DYP'nin başında ise yasaklı dönemden çıkmak için "değişim ve özgürlük vaat eden" Demirel vardı.
Erdal İnönü'nün SHP genel başkanı olması da bu saldırıları durdurmaya yetmedi. Kürtçe üzerindeki yasağın kalkmasını isteyen Özal bile SHP'yi "Oy avcılığı" ile suçladı.
Yıllar sonra geriye dönüp bakınca o gün o rapora imza atıp, bedel ödeyenlerle, ülkeyi bölecek gözüyle bakıp, küfredenlerin yer değiştirdiğini görmek insanı şaşırtıyor.
En hüzünlü olanı da Deniz Baykal'ın durumu… Bugün Baykal'ın açılım karşısında söylediği sözlerle, o gün başbakan olan Yıldırım Akbulut'un söyledikleri arasında pek fark yok.
Dönemin Başbakanı Akbulut şöyle diyordu.
"Ben Türküm diyen herkes Türk'tür. Ama bazıları kalkıp rapor hazırlıyor. Buradan söylüyorum, SHP bir rapor hazırlıyor. Adına Kürt raporu deniyor. Kürt yok, Türk var. Kimi kastediyor. (…) Kürtçe veya herhangi bir lisanla konuşması Türk olmalarını engellemez."
O günün gazete sütunlarına yansıyan bir başka ilginç haber de yabancı diplomatların SHP raporuna gösterdiği ilgiydi. 17 Temmuz 1990 tarihli Sabah gazetesinde çıkan haber şöyleydi:
"SHP Parti Meclisi'nin kabul ettiği Güneydoğu raporuna başta ABD olmak üzere çok sayıda büyükelçilik ilgi gösterdi. SHP Genel Merkezi'ne başvuran ABD, İngiltere, Almanya, Hollanda, İspanya ve Arjantin büyükelçilikleri raporun bir nüshasını aldı."
SHP'li Fuat Atalay bu ilgiden duyduğu mutluluğu şöyle anlatıyordu:
"Kısa bir süre içinde raporu yabancı dillere çevirerek bütün yabancı elçiliklere göndereceğiz."
Bugün Kürt açılımına "ABD projesi" gözüyle bakanlar ve AB'nin ilgisini eleştirenler o günkü ilgiye ne diyecekler doğrusu merak ediyorum.