Türkiye'yi sarsan "Kirli Plan"a ait belgenin altındaki imzanın kurmay albay Dursun Çiçek'e ait olup olmadığı tartışılıyor. Bu sonuç belgenin "sahte mi gerçek mi?" olduğunu gösterecek.
Peki, bunu kim yapacak?
Önceki gün kurmay albay Çiçek'in İstanbul'a gelip sivil savcılara ifade vereceği açıklanmıştı. Ama olmadı. Devreye askeri savcılar girdi ve "İşi biz yürütüyoruz. Bize güvenin" dedi ve akan sular durdu.
Askeri savcıların, "ifadeyi biz alacağız" açıklamalarının gerekçesi ise sözünü ettiğimiz "Kirli Plan"ın altındaki "imza"ydı.
Askeri savcılara göre imza kurmay albay Dursun Çiçek'e ait değildi. Ancak bugün Sabah'ta Abdurrahman Şimşek imzalı "İki belge, iki imza" başlıklı bir haber var.
Habere göre, Dursun Çiçek'in Genelkurmay Askeri Savcılığı'na verdiği 3 sayfalık ifadedeki imzayla, "İrtica ile Mücadele Planı"ndaki imza aynı değildi.
Hatta askeri savcılar yeni imzayı tetkik için Dursun Çiçek'e boş bir beyaz kartona da imza attırmıştı. Bu teknik, tespit için gerekli olabilir ama aynı zamanda işlerin de sarpa saracağına işaret ediyor.
Çünkü İstanbul'daki Ergenekon savcılarının ilk araştırmalara göre kurmay Albay Dursun Çiçek'le ilgili bütün belgelerde, nikâh defteri, ev alım satımı ve ehliyetteki imzalarla belgedeki imza birbirine benziyor. Şimdi gelin işin içinden çıkın. Görünen o ki, bu süreç giderek daha çok kafaları karıştıracak. Ama yine de benim aklım almıyor.
Haberde dile getirilen "eski imza yeni imza" gibi bir durum söz konusuysa, gerçek, imzaların teknik incelemesi sonunda ortaya çıkmayacak mı?
Genelkurmay Askeri Savcılığı bu riski göze alabilir mi?
Eğer haberde yer alan iddia doğruysa kurmay albay Dursun Çiçek'in yıllardır attığı bilinen bir imzası var.
Bunu hayatı boyunca imzaladığı her belgede bulmak mümkün...
Varsayım olarak söylüyorum, bir gün kalkıp, "Ben imzamı değiştiriyorum" demenin hukuken bir anlamı olmayacağını herkes bilir.
Aklı başında hiç kimse bu yola başvurmaz.
O zaman ya sivil savcılar "eski, yeni imza" tartışmasıyla büyük bir yanlış yapıyor ya da askeri savcılar gerçeği gölgelemeye çalışıyor.
Türkiye toplumu "iki başlı" da olsa yargıdan gerçeğin açığa çıkartılmasını bekliyor. Bu arada şu gerçeğin altını da çizmek gerekiyor. Bana gelen bilgilere göre, Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, yaptığı araştırmalarda belgenin altındaki imzanın orijinal olduğunu tespit etmiş. Büyük olasılıkla sürecin hukuk içinde işlemesini bekliyor.
Adli Tıp'tan gelecek kararla Türkiye'de yeni bir dönem başlayabilir.