Kendilerine "Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları" adını veren bir grup insan, Terörle Mücadele kapsamında yargılanan binlerce çocuk için adalet arıyor. Bu kampanya, tam da Kürt meselesinde "barış çabaları"nın yoğunlaştığı bir dönemde toplumsal barışı "çocuklar" üzerinden yakalama fırsatı veriyor.
Eğer TBMM bu ülkenin çocukları için istenen yasal düzenlemeyi yaparsa, bu Kürt meselesinin çözümüne giden sürecin de ilk adımı olur.
Peki, Çocuklar için adalet çağrıcıları bu kampanyayla ne istiyor?
Türkiye'nin cezaevlerinde yatan, mahkemelerinde yargılanan ve terörün kapsama alanına giren 18 yaşından küçük binlerce çocuk var.
Sayıları tam olarak bilinmiyor ama 1991'den beri bu konu Türkiye'nin gündeminde. Sadece 2006'dan bu yana yaklaşık 3 bin çocuğun Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında yargılandıkları biliniyor. Kampanyayı düzenleyenler, çocukların eylemleriyle orantısız ceza almalarını ve infaz uygulamalarının değiştirilmesini istiyor.
Çağrıcılardan Avukat Mehmet Uçum bu değişikliğin gerekçesini şu kıyaslamayı yaparak anlatıyor:
"Örneğin 16-18 yaş grubunda bir çocuk cinayet işlerse, alabileceği ceza 10 yıla kadar düşüyor. Bu çocuk cezasının üçte ikisini, yani 6 yıl gibi bir süre yatarak dışarı çıkabilir.
Ama yüzünü tamamen kapatıp, bir gösteriye katılarak polise taş atan bir çocuğun alabileceği en asgari ceza 16.5 yıl. Oysa bu da çocuk... "
Avukat Uçum, bu kıyaslamadan amaçladıklarını da şöyle anlatıyor:
"Çocuklar cezadan muaf olsun diye bir talepte bulunmuyor ya da çocuklar 18 yaşını dolduruncaya kadar keyfince bir suç işlesin demiyoruz. İstediğimiz hukuka aykırı eylemlerle ilgili orantılılık ilkesine göre cezalar verilsin ve topluma kazandırmak için infaz ilkelerine dikkat edilsin."
Konu geçtiğimiz ay Meclis'e de taşındı.
Uçum, bu konuda: "Bütün partilerle görüştük. Hepsi de sıcak yaklaştı. Biz bunu siyaset üstü bir olay olarak görüyoruz. Geçmişte de Manisa'da, Edirne'de, İzmir'de benzer olaylar yaşadı çocuklar. Örneğin Cumhuriyet'e bomba atan çocuklar, 14.5 yaşındaydı. Politik olarak çok ekstrem durumlar olması gerekmiyor."
Terör suçlusu çocuklar için şimdi bütün gözler Meclis'te. Yeni Adalet Bakanı Sadullah Ergin de, CHP'li ve MHP'li üyeler de bu talebe sıcak bakıyor.
Bu konuda atılacak bir adım, genel toplumsal barışın da önünü açacak.
TRT Şeş, 'Doludizgin(!)' gidiyor
Pazar günü TRT Şeş'in içyapısıyla ilgili yazınca çok sayıda mail geldi. Maillerden anlaşıldığı kadarıyla TRT Şeş dünyasında sadece "siyasi" gerekçelerle engelleme yok aynı zamanda klasik kayırmacılık ve sümen altı işleri de devam ediyor. En basiti insanların emek verip hazırladığı program önerilerinin kimi zaman format açısından, kimi zaman pahalı oluşu nedeniyle önce reddedilip sonra başka bir isimle yayınlanması.
Bu durum öylesine alışkanlık haline getirilmiş ki artık dışarıdan kimse sadece reddedilecek kaygısıyla değil, aynısı yapılacak korkusuyla öneri bile getirmek istemiyor. Bir de televizyon dünyasının bilinen "kayırmacılık" yöntemi var. TRT Şeş'in son aylarda ağırlıkla dış yapımlarını Doludizgin isimli bir yapım firmasına vermesi bu yöntemin orada da işlemeye başladığını gösteriyor.
Bu işin arkasında da yine aynı ismin olduğu söyleniyor: Koordinatör Yardımcısı Kamil Kayalı. Ve herkes şu sorunun cevabını merak ediyor; acaba Doludizgin Prodüksiyon özel olarak korunuyor mu?
En iyisi bu soruyu TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'e sormak. En doğru cevabı o verebilir.
Bekliyoruz...