Demokrat Parti Türkiye'nin son 50 yılına imza atan bir siyasi geleneği temsil ediyor. Bu da ister istemez önümüzdeki kongreyi ilgi odağı yapıyor.
Kongreden nasıl bir sonuç çıkacağı elbette merak ediliyor ama asıl merak edilen kongreye kadar neler olabileceği...
İşte bu noktada sürpriz gelişmelerin olabileceği siyaset kulislerinde konuşuluyor.
Şu ana kadar DP kongresinde aday olacağını resmen açıklayan bir tek Hüsamettin Cindoruk var.
Genel başkanlıktan ayrılacağını açıklayan Süleyman Soylu'nun ne yapacağı ise bilinmiyor.
Bir önceki yazımda 76 yaşındaki Cindoruk'un adaylığının kongreye hareket getireceğini, ama bir siyasi mühendislik operasyonu olduğunu belirtmiş ve şu soruyu sormuştum:
"Peki, Bayar ve Batum neredeler?"
Yazı üzerine Mehmet Ali Bayar aradı.
Önce bir düzeltme yaptı:
"Yazınızda belirttiğiniz 'Cindoruk'tan sonra Bayar gelecek' hususu kesinlikle doğru değil. Ben hiçbir planın parçası değilim. Bugüne kadar siyasette attığım adımların hepsi kesindir, açıktır, kararlı adımlardır."
Sonra da Cindoruk'un adaylığına nasıl baktığını anlattı:
"Ben Demokrat Parti'nin büyük kongre delegesiyim, DP'liyim. Sayın Cindoruk'un adaylığına da karşıyım. Çünkü partinin düne değil yarına bakması gerekiyor. Dünkü değil yarınki Türkiye'yi kendine hedef almalı.
Cindoruk, bahsettiğiniz isimlerden Batum'la parti kurma çabası içindeydi. Ben o çabanın ne içindeydim, ne de alakam var. Şimdi ne olmuştur da Sayın Cindoruk DP karşısında siyaset yapacak bir parti kurma çabasındayken, gelip DP genel başkanlığına aday olmuştur. Buna herkesin hakkı vardır ancak Sayın Cindoruk DP'de siyaset yapmıyordu."
Bayar bu noktada sözü olağanüstü kongreye getiriyor ve şu tespiti yapıyor:
"Ben bu kongrenin yanlış olduğunu düşünenlerdenim. Soylu'ya aldığı sonucun başarısızlık değil, tüm şartlar değerlendirildiğinde çok ciddi bir başarı olduğunu ve istifa da etmemesi gerektiğini söyleyenlerdenim. Dolayısıyla bu kongrenin gereksiz bir hizip kavgasını, bölünmeleri beraberinde getireceğini gördüm ve doğru da çıktı."

'İkisi de yanlış yaptı'
Kongre kararının yanlış olduğunu söyleyen Bayar, bir başka yanlışa daha dikkat çekiyor:
"Türkiye, DP'yi konuşmazken, bütün medyanın arkasına geçtiği Saadet Partisi'nden sadece 1 puan eksik oy aldı. Yani sıfır gibi görülürken dört aldı. Gittik dişimizle tırnağımızla alın terimizle bu oyları kazandık.
Ama madem bu süreç başladı şunu da söylemeliyim; Sayın Soylu'nun ayrılacağını söyleyip sonra adaylığına yönelik bir çaba içinde olmasını da doğru bulmadım. En azından şunu beklerdim, kendisiyle kader birliği yapmış insanlarla, ben de dahil olmak üzere, bir istişare süreci beklerdim. Ama geldiğimiz nokta dağılma sürecidir bundan da son derece endişeliyim."
Bu tespitleri yapan Bayar'a açık biçimde "Neden aday olmuyorsunuz?" diye sordum.
İşte cevabı:
"O benim hâlâ kendi tasarrufumda olan, değerlendirdiğim bir husus. Bir oldubittiyle karşı karşıya kaldım. Bunun partiye yararlı olduğunu sanmıyorum ama neticede kongreye bir hafta var. Değerlendiriyorum.
Parti şuan 10 yıl öncesinde bırakması gereken sorunlara yeniden sahne oluyor. Bu partinin yarına yeni bir umutla çıkması gerekirdi bunu da sağlayacak olan genel başkandı. Genel başkan partinin birliğini koruyacak olan insandır. Genel başkan hizip başı gibi hareket edemez, etmemeli. Şuanda bölünmenin bir tarafı oldu. Cindoruk'un adaylığı kadar buna da karşıyım."
Bu cevaptan çıkan şu; Mehmet Ali Bayar "sürprize hazır olun" diyor. Hatta o geleneğin duayen ismi Demirel'in ünlü sözünü de hatırlatıyor.
"Kongreye bir hafta var, bir hafta siyasette uzun bir süredir."
Kim bilir belki de "kutsal ittifak"a karşı, kongrede demokrasi eksenli Bayar-Soylu işbirliği olabilir.
Neden olmasın