TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar son dönemin en popüler bürokratı.
Son 4 yılda başta inşaat olmak üzere onlarca sektörü canlı tutan ve binlerce insanı da ev sahibi yapan projeleriyle toplumun geniş kesimlerinin ilgi odağında. Kuşkusuz sadece insanların başını sokacağı konutlar yaptırıp teslim etmiyor, aynı zamanda okulları, sağlık üniteleri ve çarşılarıyla modern bir yaşam olanağı da sunuyor.
Bu nedenle de hem toplumun yoksul kesimleri, hem de varsılları tarafından çok seviliyor.
Buraya kadar diyecek bir şey yok. Bir biçimde övgüyü hak ediyor. Ancak aynı TOKİ Başkanı nedense iş, kentlerin nefes alacağı yeşil alanlara gelince adeta dilini yutmuş bir bürokrata dönüyor.
Bunun en çarpıcı örneği İstanbul'un bugün en değerli ve en güzel sahil şeridi olan Ataköy'de yaşanıyor...
İstanbul Ataköy'deki C-Motelleri'ni bilmeyen yok. Bir zamanlar "Ataköy Kontu" olarak bilinen Yafes Öztürk'ün 49 yıllığına devletten "Yap-İşlet-Devret" modeliyle alıp, üzerine turistik oteller, restoranlar, benzin istasyonları hatta bir ara kumarhaneler kurduğu devasa bir alan...
Bu alanla ilgili daha önce de yazdım.
İşletmeci Yafes Öztürk'ün vefatından sonra C-Motelleri mirasçıların kavgası nedeniyle talan edilmeye, çürümeye terk edildi.
Tam bu noktada devreye Maser Holding girdi ve işletmenin yeni sahibi oldu. Bildiğim kadarıyla da 11 milyon dolara ulaşan bir harcama yaptı.
Oysa bu arsalar Emlak Bankası'na aitti ve bu banka varlığını TOKİ'ye devrettiği için de malın asıl sahibi TOKİ'ydi.
TOKİ Başkanı Bayraktar da bu yetkiden yola çıkarak "devletin verdiği kullanım hakkı" üzerinden "rant" yaratılamayacağını ileri sürüp arsanın kullanım hakkını geri almak için dava açtı.
İşte o günden sonra da işler karmakarışık bir hale geldi.
Ve o güzelim kıyı şeridi kullanılamaz oldu.
Şimdi oradan ne TOKİ, ne kullanım sahipleri, ne de İstanbullular yararlanabiliyor.
O arsanın bugünkü maddi değerinin en az 1 milyar dolar olduğu söyleniyor.
Peki, TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar uyuyor mu?
Neden bu sorunu çözmüyor?
Daha önce de yazdığım gibi buradaki "derin işgali" kaldırmaya gücü yetmiyor mu?
Tabii asıl soru şu; buradaki "sorun" halledildikten sonra ne olacak?
Bir milyar dolarlık bu değerli arsa pusuda bekleyen birilerine mi verilecek, yoksa İstanbulluların nefes alması için yeşil alan mı yapılacak?
Ben 266 bin metrekarelik bu alanın yarısının yeşil alan olmasına razıyım, ya siz?
Sayın TOKİ Başkanı Bayraktar, siz ne düşünüyorsunuz?