Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Solda 'Sarıgül fırtınası' tartışılıyor

Bir yanda AB ile, öte yanda küresel dünyayla bütünleşmeye çalışan Türkiye, yıllardır ötelediği temel sorunlarla yüzleşirken, derin kırılmalar ve hızlı bir değişim yaşıyor.
Bir anlamda Türkiye yeniden yapılanıyor.
Ticaretinden kentlerine, anayasasından dış ilişkilerine her şey yeni baştan ele alınıyor ve küresel sürece uyduruluyor.
Bu değişimin odağında ise siyasi partiler ve ideolojiler var.
En büyük sancı da orada yaşanıyor.
İç sorunlarla yüzleşme, küresel sürece uyum, siyasi partileri derinden sarsıyor.
Özellikle siyasetin merkezinde yer alan köklü partiler tam bir kaos içinde...
Cumhuriyetin köklü partisi CHP çizgisi de, sivil siyasetin simgesi DP geleneği de, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra bunalımdan çıkamadı.
Kısacası Türkiye'nin 84 yıllık tarihine yön veren ana siyasi akımlar, 12 Eylül darbesiyle sarsıldı, küresel değişim dalgasıyla da şaşkına döndü.
Şimdi geldiğimiz noktada her iki kesimde de yer alan siyasi aktörler bir çıkış yolu arıyor.
Bu noktada DP geleneğini temsil edenlerin işi bir hayli zor görünüyor.
Çünkü o alanı bir biçimde 2002'den itibaren AK Parti doldurdu ve bir adım ilerisine geçmek için de her fırsatı değerlendiriyor.
Asıl sorun ise CHP'de ve Türkiye'nin merkez solunda.
O cephe son 20 yıldır toplumda bir umut yaratamadı.
Yakın bir gelecekte de yaratacak gibi görünmüyor.

Harekette "gölge" kadrolar
Tam da bu noktada iki ilginç gelişme dikkat çekiyor.
İlki, bir süredir siyasi mücadelesini sürdüren ve halk damarını yakalayan Mustafa Sarıgül Hareketi'ndeki ciddi yükseliş...
İkincisi ise CHP dışındaki sosyal demokrat siyasi aktörlerin, bu harekete yönelik bakışındaki değişim...
Bu iki gelişme solda yeni bir çıkışın yaşanacağına işaret ediyor.
Dikkat edilirse solda arayışını sürdüren siyasi aktörler, CHP içindeki "delege" hesaplaşmasıyla artık hiç ilgilenmiyor. Açıkçası CHP'den "umutlarını" kesmiş durumdalar.
Peki, ne yapıyorlar?
Önce Mustafa Sarıgül Hareketi'nde neler olduğuna bakalım.
Türkiye'nin 81 ilinde "komite" biçimindeki örgütlenme neredeyse bitirilmiş durumda.
Bir siyasinin deyimiyle "Gölge il ve ilçe başkanları" hazır.
Bir süre önce de dar kadro için parti program "taslağı" hazırlandı. O programın sol siyasi aktörlere ve sivil toplum örgütlerine ulaştırılması için yeni katılımların gerçekleşmesi bekleniyor.

"Güçlü Yönetim" modeli
Diğer sosyal demokrat çevrelere gelince...
O çevrelerde daha çok katılımcı bir sosyal demokrat parti modeli tartışılıyor. Bir de Mustafa Sarıgül'ün yarattığı fırtına...
Bu nedenle de yeni birlik formülleri üzerinde duruluyor. En çok tartışılan ise Alman Sosyal Demokrat Parti'nin bugün uyguladığı, "Güçlü Yönetim" modeli...
Ercan Karakaş şöyle diyor:
"Önemli olan partinin kazanması, halka hizmet etmesidir. Kim önde görünüyorsa başbakan o olur. Daha toparlayıcı bir isim de genel başkan olur. Önemli olan geçmişe değil geleceğe bakmak, yeni siyaset değerleri üzerinde uzlaşmaktır."
Sarıgül'le birlikte çalışan eski milletvekili Hasan Aydın ise şunları söylüyor.
"Biz bu yaklaşıma sıcak bakıyoruz. Çünkü sosyal demokrat kadroları bir araya getirmek zorundayız."
Yani sol çevrelerde şu an tartışılan yeni parti modeli şu; halkın gönlünü kazanan "sevilen" bir genel başkan ve çevresinde "alanlarında uzman" güçlü bir yönetim kadrosu.
Bakalım yıllardır iktidar özlemi çeken sol bu yeni modeli uygulamayı başararak "makus talihi"ni de değiştirebilecek mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA