Siyasetçilerin 25 yaş aşkı sizin ilginizi çekti mi bilmiyorum ama bana çok ilginç geldi.
Dikkat ettiyseniz Meclis'in çalışamadığı, siyasetin krize sürüklendiği o günlerde bile her siyasetçi, 25 yaşa seçilme hakkı verilmesi için canhıraş bir çaba harcadı.
Başbakan Erdoğan şöyle diyordu:
"Biz gençlerin önünü açmak istiyoruz."
Ana muhalefet lideri Deniz Baykal da ondan geri kalmıyor ve şöyle diyordu:
"Bu öneri aslında bizim. Kimse sahiplenmeye kalkmasın."
Bu ne aşk, bu ne sevgi... Sanırsınız, bu yasa geçince o anlı şanlı partilerimiz yönetimlerini 25 yaş civarındaki gençlere açacak.
Dün 25 yaştan yararlanacak genç bir siyasetçi aradı. Ve ilginç bir noktaya değindi.
"Bu yasayı çıkarmalarına gerek yok. Çünkü, Anayasa'nın 76'ncı maddesi zaten seçilmemizi öngörüyor."
Şaşırtıcı değil mi?
Genç bir siyasetçinin bildiğini koca koca siyasetçilerin bilmemesi mümkün mü?
O halde bu işte bir iş var.
Çünkü, dün hem eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek, hem de Başbakan gençleri listeye alacaklarını söyledi.
Demek ki yeni bir yasa çıkarmak gerekmiyormuş... Peki o zaman siyasetçilerin bu yaş sevdası neden?
Anlaşılan bu sevdanın bir tek neden var. O da "bağımsız adayların" işini zorlaştırmak. Daha doğrusu önlerini kesmek.
Başta iktidar partisi AK Parti olmak üzere bütün partilerin bu yasakçı yaklaşımdan medet umması, neden ikide bir "demokrasi krizi" yaşadığımızı açıkça göstermiyor mu?
Türkiye'nin temel sorunlarının yasakla, bariyerle değil, daha fazla özgürlükle çözüleceğini ne zaman anlayacağız.