İlginç bir dönemden geçiyoruz.
Bir gün sonra bile ne olacağını kestirmek güç. Hala seçim tarihi konusu bile tartışmalı. Siyaset kırılgan bir zemine doğru sürükleniyor.
Bazı mahfillerde oluşturulan "siyasi projeler" toplumun gündemine doğal bir gelişme diye sunuluyor.
Birleşmeler zorlanıyor.
Yeni ittifak arayışları devreye sokuluyor.
Ve siyasetin her alanında bir "kuşatma" harekatı sürdürülüyor. Hatta yer yer seçimlerin yapılmayacağı bile söyleniyor.
İşte bu zeminde sadece bir parti, Milliyetçi Hareket Partisi kendine özgü farklı bir seçim stratejisi izliyor.
Ne "ittifak ve birleşme" peşinde koşuyor, ne de "Sanal muhtıra"nın yarattığı zeminde siyaset yapıyor.
Peki ne yapıyor?
MHP'nin nasıl bir strateji izlediğini MYK üyesi ve Genel Başkan Danışmanı Gürcan Dağdaş şöyle anlatıyor:
"Türkiye'de net bir şey görünüyor. AKP ve CHP'nin cepheleşme siyaseti, 2002'deki gibi toplumu kategorize ederek ikili bir Meclis'i hedefliyor. Ancak toplum o toplum değil. Toplum AKP'nin 4.5 yıllık uygulamalarından ortaya çıkan endişe ve korkuyla bu seçimi farklı bir iklimde farklı bir psikolojide görüyor."
Dağdaş, "Nasıl?" sorusunun cevabını da şöyle veriyor:
"Türkiye üç partili bir Meclis'e doğru gidiyor. AKP, CHP ve MHP... Bunun dışındaki tüm projeler, operasyonlar toplumsal karşılığı olmayan faaliyetlerdir. Halk bunu görüyor. Yani merkez sol ve merkez sağ birleşsin dendiğinde kocaman bir merkezin boşlukta kaldığını görüyoruz."
Bu seçimde kendi yolunu diğerlerinden farklılaştıran MHP işte bu merkeze oturacağını iddia ediyor.
Bir anlamda daha önce de kaleme aldığımız MHP'nin "Doktriner milliyetçilikten merkeze yürüyüş" ü sürüyor.
Dağdaş gelinecek noktayı şöyle özetliyor:
"Merkez sağda iki parti var, AKP ve Demokrat Parti, merkez solda da iki parti var. Şimdi bunlar da birleşirse merkez solda tek parti olacak. Demek ki merkezin sağı ve merkezin solu dolu, ama merkez boş. Sandık açıldığında merkezin asıl sahibinin MHP olduğunu göreceğiz."
Peki MHP aday konusunda nasıl bir politika izleyecek?
Dağdaş, adayların isminden çok niteliğine dikkat çekiyor ve şöyle diyor:
"Hangi dinden, hangi mezhepten, hangi siyasal düşünceden olursa olsun, kaygılanan Türkiye'nin kutsallarına bağlılıkta eksik kalmayan, sıkıntılara çözüm arayışı içinde olan herkese bu partinin kapısı açık... Elini uzatana elimizi uzatacağız, elini uzatmayana elimizi uzatarak elini kavramaya çalışacağız, buna mecburuz."