Bir zamanlar İstanbul'un en yüksek binası Karayolları Genel Müdürlüğü'nün Zincirlikuyu'daki binasıydı.
O binanın bulunduğu 96 dönümlük arsa dün açık artırma yoluyla satıldı.
Kıran kırana bir açık artırma sonucu arsa 800 milyon dolara Zorlu Grubu'nun oldu.
İzleyenlerin, duyanların ilk tepkisi aynıydı:
"İşte şeffaf, açık ihale böyle olur."
Zorlu Grubu'nun İstanbul'un geleceğine yatırım yapmasını elbette kutluyoruz.
Ancak bu süreç İstanbullunun kafasında ciddi soru işaretleri yaratıyor.
İstanbul'un o bölgesinde nefes alacak alan kalmadı.
Zincirlikuyu-Maslak hattında inanılmaz bir yoğun yapılaşma söz konusu.
Önümüzdeki günlerde daha önce Dubai Towers İstanbul'un yapılacağı açıklanan, ama kamuoyu baskısıyla iptal edilen 4. Levent'teki İETT Garajı da ihaleye çıkacak. Kuşkusuz bu da iyi bir gelişme.
Ama bir yandan İstanbul'da yaşanan yoğunlaşmayı önlemek için yeni gelenlere "vize" koymayı, "tek çift" plaka uygulamayı önereceksiniz, öte yandan yeşil alanları bile imara açarak şehri kilitleyecek yoğun yapılaşmaya izin vereceksiniz?
İnsanın aklı almıyor.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...
Bu yollar, bu altyapı artık bu yükü kaldırmıyor.
Elbette uluslararası oyuncuları İstanbul'a taşıyacak dünya çapındaki yatırımların olması gerekiyor.
Ancak İstanbul'da ciddi bir deprem tehdidi gerçeği de var. Resmen ölümü bekleyen insanlar durumundayız. Ve kimse umursamıyor.
Zeytinburnu'nda olduğu gibi binlerce binanın acilen yıkılması gerekiyor.
Peki neden tek bir adım bile atılmıyor?
Şu "kentsel dönüşüm yasası" yıllardır neden çıkartılmıyor?
Kat Mülkiyeti Kanunu neden değiştirilmiyor?
Yasa çıkartmak için para da gerekmiyor.
Yeter ki siz yasaları çıkartın bu halk bir çaresini bulur.
İstanbul bugün değerli olduğu için arsaları yüksek fiyatlara alıcı buluyor.
Eğer şimdiden önlem alınmazsa ne yazık ki elinizde satacak yer de kalmayacak.
İşin doğrusu sadece yetkililer değil, İstanbullu da, İstanbul'un sivil toplum örgütleri de, muhalefeti de bu gerçeği görmek istemiyor.
Görseydi bu kadar tepkisiz olur muydu?