Mevcut siyasi aktörlerin yükselen "ulusalcı milliyetçi dalga"ya esir olduğu bir dönemde 12 Eylül'ün bir numaralı sorumlusu Kenan Evren'in açıklamaları herkesi şaşırttı.
Çok değil 30 yıl önce bizzat onun devlet başkanı olduğu dönemde dili yasaklananlara, Diyarbakır Cezaevi'nde dünyada eşine az rastlanan insanlık dışı işkencelere tabi tutulanlara şimdi onun ağzından çözüm vaat ediliyor.
Belki de şaşırmamamız gerekiyor.
Çünkü, siyasette "Sorunu ancak yaratanlar çözebilir" diye bir yaklaşım var.
En azından bu açıdan üzerinde düşünülmesi gereken bir öneri.
Dikkat edilirse sorunla bizzat mücadele edenler yıllar geçtikçe daha makul bir noktaya geliyor.
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın "düz ovada siyaset" çağrısı,
MİT Başkanı Emre Taner'in üstü kapalı uyarıları,
Ve MİT'in eski müsteşar yardımcısı Cevat Öneş'in "Kürtler siyasi mücadelede yerini almalıdır" açıklaması tehlikenin artık son noktaya geldiğini gösteriyor.
Nerden nereye, eskiden sivil siyaset öneri getirdiğinde başta "derin devlet" ayağa kalkardı.
Son 20 yılı yaşayanlar bilir.
Başbakan Turgut Özal, "Federasyon" da dahil her konunun tartışılması gerektiğini söylediğinde denilmeyen kalmadı.
CHP 1989'da Kürt Raporu hazırladı, topa tutuldu.
İki yıl sonra Demirel "Kürt Realitesi" dedi. Büyük olasılıkla uyarıldı bir daha da ağzına almadı.
Erdal İnönü'nün DEP'i parlamentoya taşımasının bedeli ağır oldu.
Ardından Tansu Çiller, 1993'te "Bask Modeli"nden söz etti. Ettiğine de edeceğine de bin pişman oldu ve ülkenin çeteleşmesine giden süreci başlattı.
Benzer bir sonucu Mesut Yılmaz, 90'lı yılların sonunda "AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer" sözüyle yaşadı.
Hiçbiri dediklerini yerine getirmedi. Ve tüm siyasilerin önerisi "derin" duvara çarpıp geri döndü.
Şimdi başka bir noktaya geldik.
Bu kez devletin içinden gelen, hatta "derin" diyebileceğimiz isimler Kürt meselesinde "açılım yapalım" diyor ama bu kez de siviller karşı çıkıyor.
Daha ilginci siyasetin içinde yaşanıyor.
Sağ siyasetin önemli isimleri meseleyi çözmezsek "ülke bölünür" diyor, ona da solcu olduğu sanılan kesimler karşı çıkıyor.
Artık yetmez mi?
Türkiye bu sorundan çok çekti. Cevat Öneş'in dediği gibi "Gecemizi, gündüzümüzü, rüyalarımızı alan" bu sorun en azından tartışılmalı. Bu nedenle öneri Kenan Evren'den geliyor diye de kimse göz ardı etmemeli.