İstanbul'un en pahalı semtlerinden Florya'da yüzlerce kaçak bina olduğu biliniyor. Özellikle son iki yılda inanılmaz bir furya yaşandı ve bölgede etkin olan birkaç müteahhit herkesin gözünün içine baka baka onlarca kaçak yapı yaptı, kimse de dur diyemedi.
Birkaç göstermelik yıkım dışında ne İstanbul Büyükşehir ne de Bakırköy Belediyesi kamuoyunun vicdanını rahatlatacak radikal bir adım atamadı. Ve ardarda kaçak binalar yükseldi.
Dahası "prestijli semt" hayranı yüzlerce vatandaş 300-500 bin dolarlar ödeyerek o kaçak daireleri satın aldı.
Oysa ortada hapis cezası öngören bir suç işleniyordu ve ne yazık ki kimse bu suçun işlenmesine dur demiyordu. Üstelik yeni yasa, sadece o suçu işleyenleri değil, aynı zamanda o suça göz yumanları da kapsıyordu.
Böyle olduğu için de eninde sonunda bu yasaların uygulanması mutlaka gündeme gelecekti.
Ve geldi de...
Önceki hafta İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanlığı'nın hazırladığı "yıkım tebligatları" daire sahiplerine gönderilmeye başlandı. Binlerce dolara lüks daireleri alan yüzlerce kişi şimdi ne yapacağını şaşırmış durumda.
İşte AB süreci böyle bir şey. Biz geciktirsek de, "bir şey olmaz" desek de er ya da geç yasalar uygulamaya konulacak.
Geçen hafta Florya'daki kaçak yapılarda oturan bir vatandaş aradı. Adeta isyan ediyordu.
"Bize bu evleri satan o Keleşoğulları'nı, Gül'leri arıyoruz ama hiçbiri telefonlarımıza çıkmıyor. Biz şimdi ne yapacağız?"
Böyle bir sonun yaşanacağı belliydi.
Ev alırken 'depreme dayanaklı mı değil mi?' diye bakmayan vatandaş, kaçak olup olmadığına da bakmıyor. Şimdi de feryat ediyor.
Tabi asıl sorun, şehirleri yöneten iradenin vatandaşı böyle düşünmeye iten yaklaşımı.
Şimdi Florya'daki yüze yakın bina ve Fly İnn iş merkezinin bazı bölümleri büyük olasılıkla önümüzdeki günlerde yıkılacak.
Düşünebiliyor musunuz, onca binanın yapılmasına göz yumuldu, 500 bin dolarlara satılma
sına ses çıkarılmadı, şimdi de yıkılıyor.
Bir avuç "kaçak yapı" müteahhidinin "ben yaptım oldu" mantığına sessiz kalmanın bedeli bu.
Peki bu ülkenin kaynaklarına yazık değil mi? Aslında binaların yıkılması o müteahhitlerin umurunda bile değil. Baksanıza hiçbiri ortada yok. Çünkü onların her biri şimdi İstanbul'un yeni "hill"lerinde (tepe), ünlü mimarların çizdiği "yeni bir dünya kurmakla" meşgul.
Alın size Büyükçekmece Gölü çevresine kurulan Pelikan Hill örneği... Orada yapılan her villa Türkiye'nin ünlü bir mimarı tarafından çiziliyor. Tarz gerçekten etkileyici.
Sahipleri kim?
Florya'nın kaçak yapı müteahhitleri...
Tabi insan sormadan edemiyor;
O ünlü mimarlar, kaçak yapı müteahhitleriyle iş yaparken hiç rahatsız olmadılar mı?
Olmadıkları İstanbul'un bugünkü halinden belli değil mi?