SABAH'IN başlattığı "Türkçe etiketimi istiyorum" kampanyası gerçekten çok işlevsel. Etiketlerin Türkçe olması aslında bir tüketici hakkı.
Ancak son dönemlerde yaygınlaşan "Türkçe'mizi koruyalım" kampanyaları bazen amacını aşıyor.
Başka konularda olduğu gibi "Türkçeleştirme" konusunda da "makul olanı" bulmuş değiliz. Bunun son örneği Karaman'da yaşandı.
Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay, www.hurhaber.com'da bakın ne yazdı:
"Karaman'da açmak istediği işyerine "Florya Kuaför Salonu" adını veren işletme sahibi, bu "adın yabancı olması" nedeniyle belediyeden ruhsat alamayınca, işyerinin adını "Menekşe Kuaför Salonu" olarak değiştirdi ve ruhsatı aldı. Oysa kuaför ve salon kelimeleri Fransızca, üstelik menekşe de yabancı bir kelime. Farsça'nın "benefşe"sinden geliyor. "Türkçe'mizi koruyalım" diyen Karaman belediye başkanı ucuz milliyetçilik yapıyor ve cehaletini gösteriyor. Florya'yı menekşe yapmak marifet değil, üstelik bu işlemle Türkçe korunmuş olmuyor, Latince yerine Farsça ikame edilmiş oluyor o kadar.
Başkan bir işe yaramak istiyorsa, hemen yanı başındaki Konya'dan (Rumca İkonia'dan gelir) başlamak üzere Türkiye'deki yer adlarının yüzde 90'ının yerine Türkçe karşılıklar bulmakla başlayabilir. Sonra da bir baksın bakalım, dilimizde kaç kelime kalacak?"