Adı Nazlı ... TED İstanbul Koleji 10. sınıf öğrencisi. Birinci dönem teşekkür alacak kadar da derslerinde başarılı. Ama ne acı ki, ikinci dönem okuluna devam edemedi. Çünkü, bir bacağındaki kırık nedeniyle ağır bir ameliyat geçirdi. Aslında küçük Nazlı, bu kırığın acısını yıllardır çekiyor.
O acıyı yüreğinde yaşayan annesi şöyle anlatıyor:
"Kızımın, ilki beş yaşında olmak üzere dokuz kez üst üste femur (baldır) kemiğinden bacağı kırıldı. Ve tam on iki kez bacağından operasyon geçirmek durumunda kaldı. Son ameliyatından sonra femur sabitlendi ancak tek bacağı diğer bacağına oranla 5.5 cm kısa kaldı . Ve ortaya ciddi bir omurilik problemi çıktı."
Kısa ömründe böylesine derin acılar yaşayan minik Nazlı, doktorlara göre bir kez daha ameliyat olmalıydı.
Bu ameliyatla omurilikte kalıcı bir hasar meydana gelmemesi için bacağı uzatılacaktı. Ve geçtiğimiz ocak ayında ameliyat oldu.
İşte minik Nazlı'nın bu yıl okulun ikinci dönemine gitmemesinin nedeni de bu ameliyattı.
Birinci dönem teşekküre geçen ve ağır bir ameliyat acısı yaşayan Nazlı, şimdi sınıfta kalmış sayılıyor.
Nedeni de, insan inanamıyor ama, "Burası Türkiye" dedirtecek bir olay.
Kısaca anlatalım. İçinde bulunduğumuz yıla kadar Nazlı durumunda olan başarılı öğrenciler "Heyet Raporu" aldıkları takdirde sınıf geçmiş sayılıyorlardı. Ama geçen yıl yapılan bir değişiklikle bu "müktesep hak" kaldırıldı.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın gerekçesini duyunca eminim şaşıracak ve dehşete düşeceksiniz.
Bu gerekçeyi Ortaöğretim Genel Müdürlüğü Eğitim Öğretim Daire Başkanı İbrahim Etem Yaman anlatıyor:
"Daha önce 2. dönem hastalık ve tutuklanma gibi nedenlerle rapor alarak okula gelmeyenler, 1. dönem notuyla sınıfını geçebiliyordu. Ancak bu hak özellikle lise son sınıf öğrencileri ve velilerimizin bir çoğu tarafından suistimal edildi. Lise son sınıf öğrencileri dershaneye gitmek için şu veya bu sebeplerle 'Sağlık Kurulu Raporu' alıyordu. Bu heyet raporu sağlık yönünden değil sırf dershaneye gitme amacına yönelik olarak kötüye kullanıldı . Bakanlık da tedbir için bir öğrencinin yıl sonu notunun değerlendirilebilmesi için her iki dönem notunun da alınması gerekliliğini şart koştu yönetmeliğe."
Olacak şey mi?
Suistimal ediliyor diye yüzlerce bedeni ve yüreği yaralı çocuğu bir haktan mahrum etmek doğru mu?
Peki Devlet niçin var?
Suistimalleri önleyemiyorsanız orada işiniz ne?
Düşünebiliyor musunuz, koca Milli Eğitim ordusu yanlışı düzeltemiyor, bir hakkı ortadan kaldırıyor.
Tarih tekerrür mü ediyor acaba?
Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) Haşim Paşa'nın şu ünlü sözü geliyor aklıma:
"Mektepler olmasa "Maarif"i ne güzel idare ederdik.."
Anlaşılan isimler değişse de Milli Eğitim'de zihniyet değişmiyor.
Baksanıza, farklı hastalıklarla acı çeken yüzlerce minik öğrencinin "müktesep hak" ları bile bir yanlış nedeniyle ellerinden alınabiliyor.
Eğitim bütçesini ilk kez ciddi anlamda artırılmasını sağlayan ve büyük değişimlere imza atan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in döneminde böyle bir uygulama olması akıl alacak gibi değil.
Bu uygulama, Sayın Çelik'in içine siniyor mu doğrusu merak ediyorum.
İsmihan Nazlı Süzer'in velisi Nazan Öztürk'ün şu sözlerini, bu ülkenin "Milli Eğitimi"ne yön verenlerin dikkatine sunuyorum:
"Kızım, sınıfından ayrı kalmanın ve ameliyatın verdiği psikolojik sorunları halen yaşamaktadır. Ancak; birinci dönem aldığı teşekkür belgesi ile sınıf birincisi olmanın verdiği moral gücü sayesinde ayakta durmaya gayret etmektedir. Şu anda Milli Eğitim Mevzuatı'nın hakkaniyete ve hukuka aykırı kuralları karşısında çaresiz kalmış bulunuyoruz."