Mesut Yılmaz'ın siyasete geri dönüşü, geçmişte Anavatan Partisi içinde yer alanlarla bugünkü partililer arasında yeni bir tartışma yarattı.
Tartışmanın belli bir yörüngeye girmesini sağlayan da bizzat Genel Başkan Erkan Mumcu' nun "Onlar varsa ben yokum" açıklamasıydı.
Mumcu'nun kaygısı belli. Yeni Anavatan Partisi ile yıpranmış, halkın tepkisi nedeniyle meclis dışı kalmış "ANAP" arasına bir sınır koymak.
Hedefine de kısa sürede ulaştı.
İlk tepki Rüştü Kazım Yücelen'den, ikinci tepki de yine adı geçmişle bütünleşmiş birinden, Mustafa Taşar'dan geldi.
Taşar, Mumcu'yu yaban arısına, kendilerini de bal arısına benzeterek şöyle diyordu: "Bal veren arıyı bal veremez hale getirdiler."
Aslında bu çıkışlar, tam da Erkan Mumcu'nun istediği bir sonuçtu.
Çünkü, herkesin kafasında şu soru vardı: " Mesut Yılmaz yeniden partiye dönerken tüm "eskiler" le birlikte mi dönecekti?"
O zaman Erkan Mumcu'nun partiyi yenilemesinin ne anlamı vardı?
İşte bu tartışma Anavatan kapılarının eski politikacıların tümüne açık olmadığını net biçimde ortaya koydu.
Bu tespiti Anavatan Partisi İletişim, Tanıtım ve Medya ile İlişkiler Başkan Yardımcısı Fettullah Gündüz de doğruluyor ve şunları söylüyor:
"Bir sınır çizgisinin çizilmesi zorunluydu. Bu açıdan tartışma iyi oldu. Mustafa Taşar o konuşmasında Mumcu'yu yaban arısına kendisini de bal arısına benzetmiş. Aslında Taşar'ın yıllar önce kendisine bulduğu sıfat gerçeği ortaya koyuyor. O ne yaban arısı ne de bal arası. O aslında "otel ayısı..." Biliyorsunuz ayılar da bal üretmezler. Üretilen balları aşırıp yerler. Arıların ürettiği balları Anavatan'da 'ayıların yemesi dönemi' artık sona erdi."
Bize yön veren Özal'ın fikriyatıdır
Anavatan Partisi'nin genç politikacılarından Fettullah Gündüz, bu tartışmaların eski politikacıların tümüne yönelik olmadığının da altını çiziyor ve şöyle diyordu:
"Öyle bir tavır olabilir mi? Partimizde Oltan Sungurlu gibi akil bir insan, Mehmet Keçeciler gibi teşkilatlar üzerinde gönül bağı olan insanların varlığı ne anlama geliyor... Onlar hala bu partinin en değerli isimleri.
Anavatan Partisi'ne yön veren de Turgut Özal'ın fikriyatıdır. Bu insanlarla Anavatan Partisi'nin bir sorunu olamaz. Onların gücü her zaman Anavatan Partisi'nin arkasında. Bu parti geçmişiyle bağını hiçbir zaman koparmadı. Bu bağı, hem fikirler üzerinden kuruyor hem de geleneği yaşatan isimler üzerinden sürdürüyor. Toplumun ve partinin kimlere karşı tavrı olduğu son tartışmalarda da ortaya çıktı."
Fettullah Gündüz, partiye yönelik eleştirileri yapanların çoğunun halktan kopuk isimler olduğunu vurguluyor ve şöyle devam ediyor:
" Bunların elinde bir değil üç parti olsaydı üç partiyi de batırırlardı. Bunlar her zaman kongre üstadı olmakla övünüyorlar. Teşkilatçıyız dedikleri aslında 'biz her türlü anahtar teslim kongreyi anlarız' demek. İşin profesyonelleri bunlar. Yeni Anavatan Partisi bir anlamda bu kanserli hücrelerini aldı. Kuşkusuz bu bünyeyi zorlayan bir süreçti ama Anavatan bunu yapmak zorundaydı. Kendini o kanserli hücrelerden ayırmak zorundaydı. Bunu da başardı. Onların öfkeleri bundandır."