Yine kritik bir dönemden geçiyoruz. Gündemimiz Ortadoğu ve Kuzey Irak'a kitlendi. İçeride ve dışarıda herkes bölgenin önemli ülkesi olan Türkiye'nin ne yapacağını merakla bekliyor.
Peki Türkiye ne yapacak?
Konuyu Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu ile konuştuk.
Mumcu bir süre önce ABD Türkiye arasında görüşmelerin yoğunlaşması üzerine ilginç açıklamalarda bulunmuş ve şöyle demişti: "Ne olacak söyleyeyim; PKK'nın lider kadrosunun teslim edileceği, geriye kalan kadroların da çeşitli formüller içinde bir rehabilitasyona tabi tutulacağı ve eritileceği yeni bir süreç başlıyor." Aradan uzun bir süre geçti. Şimdi yoğunlaşan terör nedeniyle hem PKK hem de Kuzey Irak operasyonu yine gündemde.
Peki şimdi ne olacak? Kuzey Irak operasyonu mu olacak, yoksa yeni politikalar mı devreye girecek? Anavatan Partisi Genel Başkanı Mumcu şöyle diyor: "Eninde sonunda olacak şey şudur. Mahmur kampı BM gözetiminde Türkiye'ye verilecek. O kamptaki insanlar yargılanmayacak. PKK'nın lider kadrosundan belli sayıda insanlar teslim edilecek. Bunun için de Apo meselesinde olduğu gibi sözler verilecek. Ama top yekun PKK'nın kökünü kurutma gibi bir şey olmayacak."
Mumcu'nun söyledikleri önceki gün Aslı Aydıntaşbaş'ın gündeme taşıdığı "PKK'yı dağdan indirme planı"na da uygun düşüyor.
Ancak Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, sorunun bu tür geçici politikalarla çözülemeyeceğini belirterek şöyle devam ediyor: "Bu geçici bir iyileşme. Sadece 'işler iyiye gidiyor' izlenimi yaratacak. PKK eylemlerini Türkiye'den çok İran'da yoğunlaştıracak. Bir müddet böyle devam edecek." Peki ne yapılmalı? Bir muhalefet partisi lideri olarak nasıl bir çözümü öneriyor?
Türkiye'nin 50 yıllık yanlışı
Mumcu, "Türkiye ne yapacaksa kendini yenileyerek yapmalıdır ." diyor ve şunları söylüyor: "Sorun etnik bir sorun değil. Sorun bir çağdaşlaşma sorunu. Kimsenin kendini ifade etmesinin önünde en küçük bir engel bırakmazsanız sorun çözülür. Bölücülük sorununa ilişkin bakışımızı terörle mücadeleden ibaret görmek Türkiye'nin 20 yıllık, hatta 50 yıllık yanlışıdır. Bu yanlıştan kesinlikle kurtulmamız gerekiyor." Türkiye'deki önemli sorunların temelinde "adaletsizlik" yattığını söyleyen Mumcu, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Adaletsizliği ortadan kaldırmak gerekiyor. Adaletsizliğe yönelen itiraz kendini Kürtlük biçiminde de, Müslümanlık biçiminde de, Alevilik biçimde de ifade ediyor. Kimisi de vergi kaçırma, kaçak yapı yapma, devlete güvenmeme biçiminde ifade ediyor. Siz, buradan çıkış yolunda kararlı adımlar atmadıkça sistemin alt unsurlarını sistemin bütününe entegre edemezsiniz." Kendi içindeki bu entegrasyonu başaramayan Türkiye'nin Ortadoğu'da olanları da anlamakta zorlandığını vurgulayan Mumcu, sözlerini şöyle noktalıyor: "Türkiye'nin Diyarbakır'ı kucaklayacak bir vizyonu olmadığı için bugün Ortadoğu'da da sıkıntı içindeyiz. Diyarbakır'ı İstanbul'la bütünleştirdiğimizin ikinci adımı Bağdat'ı İstanbul'la bütünleştirmektir. Londra ile Prag, Berlin ile Paris arasında nasıl bir bağlantı varsa Bağdatİstanbul arasında da böyle bir bağlantı olabilir. Bu vizyona sahip Türkiye'nin Diyarbakır sorunu olmamalıdır. Beni üzen şey bu vizyondan bakamayanların Diyarbakır'ı bir tehdit olarak görmeleridir. Bugün Ortadoğu'da Türkiye'nin yokluluğunun yarattığı ciddi bir boşluk var ve o bir türbülans yaratıyor."