Başlığa bakıp şaşırmayın. Bunlar Roma imparatoru Julios Sezar'ın, "Veni-Vidi-Vici"si (Geldim-Gördüm-Yendim) gibi dünyaca ünlü bir söz değil. Bunlar İstanbul'da son dönemlerde pıtrak gibi yükselen rezidans ve uydu kentlerden sadece birkaçının ismi.
Dikkatinizi çekmiştir. İstanbul'un dört bir yanında bunlardan onlarcası var.
Şu isimlere bir bakın:
Sealybria, Helenyum, Selenium, My Country, UpHill Court, Sample City, Mashattan, Şelale Space Center, Palladium, Pelican Hill, Incity...
Aslında bu uygulama kentin önemli yerlerinde bulunan alışveriş merkezleriyle başladı. O furya halen devam ediyor. Şimdi buna bir de kentin içinde veya dışında yeni yapılan siteler eklendi.
Tamam, küresel bir dünyada yaşıyoruz ve işin reklam boyutu çok önemli ama bu kadar "yabancı" isim koymanın küresel bir dayatmayla ne ilgisi var acaba?
İşin ilginç tarafı, bu inşaatları yapan firma sahiplerinin büyük çoğunluğu Anadolu kökenli. Acaba onları reklamcılar mı yoldan çıkartıyor?
Bir inşaat firması sahibi şöyle diyor:
"Doğrusu iş çığırından çıktı. Başlangıçta ben de yaptım ama şimdi pişmanım. Yeni projelerimize Türkçe isimler koyacağız."
Bir süre önce gazetecilerle bir araya gelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a ünlü gazeteci Uğur Dündar bu soruyu sordu. Başkan'ın cevabı kısaydı:
"Onlar özel firmalar, ne diyebiliriz."
Doğrusu bu isimlendirme işinin nasıl olduğunu merak ediyorum. Bu ülkede bir yanda "ulusalcı milliyetçi dalga" yükseliyor, öte yanda çığırından çıkan bir "yabancı hayranlığı" sürüyor.