Türkiye'yi sarsan skandallar arasında 'İSKİ Skandalı' nın yeri biraz farklı. Çünkü ilk kez ciddi anlamda 'sol yolsuzluğa' bulaşmış, ardından da sadece solun yerel iktidarı değil, genel iktidarı bile bu sonuçtan etkilenmişti. Hâlâ da bu etki sürüyor.
Aynı etki İSKİ adı için de geçerli. Uzun yıllar İSKİ adına hep şüphe ile bakıldı. İSKİ adının bu şüpheden kurtulması kolay olmadı. Nihayet son yıllardaki başarılı çalışmalar bu 'şüpheyi' bir hayli azalttı. Ancak şimdi İstanbul kulislerinde
'İSKİ adı' yeniden gündemde. Nedeni de yine ihalelerden 'pis kokular'ın gelmesi...
İSKİ İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin en önemli kuruluşlarından biri. Dere ıslahlarından, kanalizasyona parasal açıdan yüklü işlerin ihaleleri İSKİ tarafından yapılıyor.
Son günlerde kulislerde konuşulanlar da bu ihalelerin veriliş biçimiyle ilgili.
Elimde Kamu İhale Kurumu'na gönderilen bir dilekçe var. Dilekçede kısaca İSKİ yönetimi, ihaleleri istediği kişiye vermekle suçlanıyor.
Bu konuda yaptığım küçük araştırmada ilginç ve çarpıcı sonuçlara ulaştım. İhalelerin keşif bedelleriyle veriliş bedelleri arasında ciddi fark var.
İşte bunlardan iki örnek: Avrupa 3. Kısım Müteferrik Atıksu ve Yağmursuyu Kanal İnşaatı. Keşif bedeli 3 milyon YTL (3 trilyon), ihale, 2 milyon 190 YTL'ye verilmiş. Arada yaklaşık 800 bin YTL fark var. Buna sözümüz yok.
Ama şuna ne demeli? Avrupa 5. Kısım Kanal İnşaatı. Keşfi bedeli 8 milyon YTL. (8 trilyon)
İhale 2 milyon 900bin YTL'ye verilmiş. Aradaki fark bu kez 5 milyon 100 bin YTL.
Soru şu; Nasıl oluyor da keşif bedeli 8 trilyon olan bir iş, 2.9 trilyona yaptırılıyor? Bu ölçüde bir gariplik yok mu? Bir başka çarpıcı örneği ise bir müteahhit anlatıyor: "Geçen yıl muhammen bedeli 20 milyon YTL olan bir iş kendi adamlarına 6.5 milyon YTL'ye verdiler. Olacak iş mi? Olmadı da zaten. Alan adam yapamadı ve teminatı yaktı."
İddiaya göre kimi zaman ortalama, kimi zaman da en düşük fiyat ölçü alınıyor. Neden sorusuna ise şöyle cevap veriliyor; "Kendi adamları"
Şimdi, uzun süredir İSKİ'nin başında olan Genel Müdür Dursun Ali Çodur'a soruyorum; Özellikle 2005'teki bütün ihalelerde aynı yöntemin uygulandığı ileri sürülüyor. Bu doğru mu?
Bir ihale, muhammen bedelinin 5 milyon YTL aşağısına nasıl yapılır? Bunun ahlaki bir açıklaması var mı? Bu ucuz ihalelerde daha sonra ne kadar artış yapılıyor?
Yaklaşık her ihaleye 50-60 arasında müteahhit giriyor. Aralarında korunan birkaç kişiye ihale verildiği iddia ediliyor. O zaman diğerlerine masraf yaptırmaya ne gerek var? Bunlar figüran mı?